BİR AYET-İ KERİME VE ...
FURKAN
KİM KAZANIYOR KİM KAYBEDİYOR?
Kazandığımızı zannettiğimiz, sevindiğimiz şeyler vardır hayatımızda.
SALİH KULLARDAN OLMAK TEMENNİ VE DUASIYLA
Ne büyük bir ni’mettir salih kullardan olabilmek…
Düşünsenize, Miraç’ta Rabbimiz, Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’e hitaben: “Es selamu aleyke eyyühen nebiyyü…” "Selâm senin üzerine olsun ey nebi..."buyuruyor.
Efendimiz de cevaben:
“Es-selamu aleyna ve ala ibadillahis-salihin”
buyuruyor. Yani “Selam bizim üzerimize ve Allah’ın salih kullarının üzerine
olsun” diyor.
Ne büyük bir incelik, önce selamı kabul
edip sonra salih kulları da kapsamasını arzuluyor.
Bizler de her tehıyyat duasını okuyuşumuzda, sanki
efendimizin selamını alıyormuşçasına; “Es selamu aleyna ve ala ibadillahis
salihin” diyoruz. Semalardan gelen selamı alıp sonra da salih kullara
gönderiyoruz.
Böylece her gün salih kullar arasında sayısını
bilemediğimiz kadar selamlaşma ve dualaşma oluyor. Bir de bu güzel dualara
meleklerin “amin” demesini ve karşılık olarak onlara dualar etmesini
düşünürsek… Ne kadar muhteşem bir sonuç değil mi? Ne güzel bir makamdır salih
kulların arasında olabilmek.
Sâlih ve sâliha olarak yetiştirdiğiniz her erkek ve
kız evladı kazancı bol olan manevi bir fabrika gibidir. Onların yaptığı her
sâlih amelden anne babalara da pay yazılır. Hatta onlar da çocuklarını salih ve
saliha olarak yetiştirirse onların (onları hiç görmeseniz bile torunlarınızın)
sâlih amellerinden de sizlere pay yazılır.
Dede ve nineler torunlarının sâlih ve sâliha olmaları
için gayret gösterirlerse torunlarının sâlih amellerinden onlara da pay
yazılır.
Salih olmak da ancak amel-i salih işlemekle olur.
Tövbe edip günahlardan arınmak ve salih amel işleyip sevaplarını çoğaltmak
için, her yeni gün, hayattaki insanoğlu için yeni bir fırsattır. Keşke,
uygulamak da öğrenmek kadar kolay olsaydı.
Ey nefsim, tefekkür et! Niçin yazıyorsun? Niçin
okuyorsun? Niçin takip ediyorsun? Niçin konuşuyorsun? Niçin dinliyorsun? Şayet
bunlar “salih amel” kapsamına girmiyorsa ziyandasın, unutma!.
Rabbim bizleri de salih ameller işleyen salih
kullarından eylesin.,
ÇOCUĞUN OKUL BAŞARISI HER ŞEY MİDİR?
Çocuğun başarısı her şey midir?
Ebeveynlerin çoğu haklı olarak çocuğunun iyi öğretim veren bir okulda
okumasını, okulda başarılı olmasını ve ileride iyi bir üniversite okumasını
arzu ederler. Yani başarılı bir öğrenci olmasını arzularlar. Bu durum gayet
normaldir.
Peki, başarının amacı nedir? Tek başına başarı yeterli midir? Başarıdan
daha değerli şeyler var mıdır? Başarılı olmaktan beklentiniz çocuğunuzun
ileride iyi bir iş ve aile kurması, kendisine, ailesine ve topluma faydalı bir
birey olması ise lütfen yazımızı okuyunuz.
Öğretmenlikte 35 yılı devirdikten sonra emekli oldum. Öğretmenliğim boyunca
4. sınıflardan lise sonuncu sınıflara kadar değişik ilköğretim okulları ve
değişik liselerde çalıştım. Tavşanlı’ya geldiğim yıllarda okuttuğum
öğrencilerimin birçoğu kırkının üstünde. Yani birçok öğrencimin öğrencilik
yıllarından itibaren hayatlarını az çok biliyorum.
İyi bir gözlemci sayılabilirim. Bu zaman zarfında şunları gözlemledim:
Okul hayatında da, sonraki hayatında da başarılı olan öğrencilerimi gördüm.
Okul hayatında çok başarılı olup, gündelik hayatta dibe vuran öğrencilerimi
de gördüm.
Okul hayatında başarısız olup, ticaret hayatında ve gündelik hayatında
başarılı olan öğrencilerim de oldu.
Okul hayatı da sonraki hayatı da başarısız ve problemli olan öğrencilerimi
de tanıyorum.
Şimdi sizlere öğrencilik hayatı başarılarla dolu, sınavlarda derece yapan
bir öğrencimden bahsedeceğim. Bu öğrencimiz, ailesinin ilgilendiği,
öğretmenlerinin ilgilenip değer verdiği, girdiği sınavlarda derece yapan bir
öğrenci. Okuduğu okulların ve öğretmenlerin gözdesi bir öğrenci.
Bizler hem öğretmenler hem veliler başarıyı bazen gereğinden fazla
yüceltiyoruz. İşte bu başarısı gereğinden fazla önemsenmiş ve ilgi odağı olmuş
öğrencilerimiz -sağlıkçıların ilaç için kullandıkları deyimle söylersek ilgide
doz aşımı almış öğrencilerimiz- hayatın merkezine kendisini oturtuyorlar.
Çevresindeki kişileri anne-baba dâhil birer teferruat gibi, kendisine hizmet
etmek için yaratılmış varlıklar gibi görmeye başlayabiliyorlar.
Bunların bir özelliği de vefa duyguları pek olmamasıdır. Çünkü yaptığınız
her şey onlar tarafından yapmanız gereken görevleriniz arasında görülür. O
öğrenciden çok daha az ilgilendiğiniz bir öğrenci ise çok daha vefalı olabilir.
Bu öğrencimiz de maalesef böyle
vefasız olmuş.
Ailesinden aldığım bilgilere göre onu memnun etmek çok zor artık. Çünkü o
kraliçe gibi büyütüldü, çevresi tarafından o kadar pohpohlandı egosu o kadar
şişirildi ki, ayakları yerden kesildi. Kimseyi beğenmiyor. Dediği olmadığında
en küçük şeylerde bile ailesinin burnundan getiriyormuş.
Halbuki “kontrolsüz güç, güç değildir.” Bir kişi yükseldikçe tevazuu
artmıyorsa, kibri büyüyorsa, o kişi motoru güçlü fakat frenleri zayıf bir
arabaya benzer. Ne zaman nereye toslayacağı bilinmez.
Şimdi üniversitede okuyor. Okuduğu okul iyi bir okul olmasına rağmen
beklentisinden biraz düşük olduğu için memnun değil.
Bu tür başarılı olduğu için kendini dünyanın merkezine oturtan tipler hem
kendisi için hem de çevresi için sıkıntılı tiplerdir. Maalesef bundan sonra da
büyük ihtimalle böyle olacaktır. Evlenirse evlendiği kişilerin burnundan
getirecek, iş hayatına atılırsa da özellikle maiyetinde çalışanların burnundan
getirecektir.
Peki, niçin bu hale geliyor başarılı çocuklarımız? Güzel ahlaklı olmanın
başarılı olmaktan daha önemli olduğu öğretilip kavratılmadıkça bu
kaçınılmazdır. Bu sadece sözle de olmaz. Ayrıca hissettirmek de gerekir.
Mesela: Bir öğretmen başarılı fakat kaprisli, uyumsuz bir öğrencisine,
güzel ahlaklı, çevresiyle uyumlu bir öğrencisinden daha fazla değer veriyorsa,
bahsettiği güzel ahlak sadece sözden ibaret kalacaktır.
Bir anne-baba çocuğun notlarını davranışlarından daha fazla önemsiyorsa
veya çocuğun böyle hissetmesini sağlıyorsa, çocuk için notlar, davranışlardan
daha önemli olacaktır.
Bir anne-baba çocuğunun başarısı için okul haricinde özel dersler aldırdığı
halde karakter ve ahlak eğitimi için özel gayreti yoksa, çocuk ister istemez
sadece başarıya odaklanacaktır.
Ebeveynler, çocuğu derslerden biraz düşük not aldığında telaşlanıp çareler
aradığı halde, ahlaka ve dine aykırı davranışlarını gördüklerinde “ileride
düzelir” diyerek boş veriyorlarsa çocuk için nelerin daha önemli olduğunu
öğretmiş olurlar.
Öğrencilerime başarının önemli olduğunu hatırlattıktan sonra, başarıdan
daha önemli şeyler olduğunu söylerim. Ahlakı düzgün olmayan karakteri
gelişmemiş bir kişinin başarısının benim için hiçbir önemi olmadığını da
hatırlatırım.
"Ülkemizdeki iyi üniversiteler boş kalmaz. Sen gidemesen başka birisi
gider. Fakat ahlakı bozuk bir kişinin hem çevresine hem de ülkeye zararı olur.
Karaktersiz kişilerin başarısı başarısızlıktan daha kötüdür” diye hatırlatırım.
Peygamber Efendimiz: “Sizin en hayırlılarınız ahlaken en güzel
olanlarınızdır.” Başka bir hadis-i şeriflerinde ise; “Hiç bir baba çocuğuna
güzel ahlaktan daha iyi miras bırakamaz” buyurarak karakter eğitiminin önemini
bizlere bildirmişlerdir.
Ali Uslu
USLUP
"Kalpleri kırmak ve kazanmak arasında adı "üslûp" olan çok ince bir çizgi vardır."
Cahit Zarifoğlu
KALPTEN ÇIKAN KALBE GİDER
Pek çok kişi aynı şeyleri söyler. Fakat bazılarının sözleri daha etkili olur.
MANŞET!
RÖPORTAJ
https://youtu.be/Wo_cX-JKGWU?si=O2IpQY7RbOpsRdhV