Çocuğun başarısı her şey midir?
Ebeveynlerin çoğu haklı olarak çocuğunun iyi öğretim veren bir okulda
okumasını, okulda başarılı olmasını ve ileride iyi bir üniversite okumasını
arzu ederler. Yani başarılı bir öğrenci olmasını arzularlar. Bu durum gayet
normaldir.
Peki, başarının amacı nedir? Tek başına başarı yeterli midir? Başarıdan
daha değerli şeyler var mıdır? Başarılı olmaktan beklentiniz çocuğunuzun
ileride iyi bir iş ve aile kurması, kendisine, ailesine ve topluma faydalı bir
birey olması ise lütfen yazımızı okuyunuz.
Öğretmenlikte 35 yılı devirdikten sonra emekli oldum. Öğretmenliğim boyunca
4. sınıflardan lise sonuncu sınıflara kadar değişik ilköğretim okulları ve
değişik liselerde çalıştım. Tavşanlı’ya geldiğim yıllarda okuttuğum
öğrencilerimin birçoğu kırkının üstünde. Yani birçok öğrencimin öğrencilik
yıllarından itibaren hayatlarını az çok biliyorum.
İyi bir gözlemci sayılabilirim. Bu zaman zarfında şunları gözlemledim:
Okul hayatında da, sonraki hayatında da başarılı olan öğrencilerimi gördüm.
Okul hayatında çok başarılı olup, gündelik hayatta dibe vuran öğrencilerimi
de gördüm.
Okul hayatında başarısız olup, ticaret hayatında ve gündelik hayatında
başarılı olan öğrencilerim de oldu.
Okul hayatı da sonraki hayatı da başarısız ve problemli olan öğrencilerimi
de tanıyorum.
Şimdi sizlere öğrencilik hayatı başarılarla dolu, sınavlarda derece yapan
bir öğrencimden bahsedeceğim. Bu öğrencimiz, ailesinin ilgilendiği,
öğretmenlerinin ilgilenip değer verdiği, girdiği sınavlarda derece yapan bir
öğrenci. Okuduğu okulların ve öğretmenlerin gözdesi bir öğrenci.
Bizler hem öğretmenler hem veliler başarıyı bazen gereğinden fazla
yüceltiyoruz. İşte bu başarısı gereğinden fazla önemsenmiş ve ilgi odağı olmuş
öğrencilerimiz -sağlıkçıların ilaç için kullandıkları deyimle söylersek ilgide
doz aşımı almış öğrencilerimiz- hayatın merkezine kendisini oturtuyorlar.
Çevresindeki kişileri anne-baba dâhil birer teferruat gibi, kendisine hizmet
etmek için yaratılmış varlıklar gibi görmeye başlayabiliyorlar.
Bunların bir özelliği de vefa duyguları pek olmamasıdır. Çünkü yaptığınız
her şey onlar tarafından yapmanız gereken görevleriniz arasında görülür. O
öğrenciden çok daha az ilgilendiğiniz bir öğrenci ise çok daha vefalı olabilir.
Bu öğrencimiz de maalesef böyle
vefasız olmuş.
Ailesinden aldığım bilgilere göre onu memnun etmek çok zor artık. Çünkü o
kraliçe gibi büyütüldü, çevresi tarafından o kadar pohpohlandı egosu o kadar
şişirildi ki, ayakları yerden kesildi. Kimseyi beğenmiyor. Dediği olmadığında
en küçük şeylerde bile ailesinin burnundan getiriyormuş.
Halbuki “kontrolsüz güç, güç değildir.” Bir kişi yükseldikçe tevazuu
artmıyorsa, kibri büyüyorsa, o kişi motoru güçlü fakat frenleri zayıf bir
arabaya benzer. Ne zaman nereye toslayacağı bilinmez.
Şimdi üniversitede okuyor. Okuduğu okul iyi bir okul olmasına rağmen
beklentisinden biraz düşük olduğu için memnun değil.
Bu tür başarılı olduğu için kendini dünyanın merkezine oturtan tipler hem
kendisi için hem de çevresi için sıkıntılı tiplerdir. Maalesef bundan sonra da
büyük ihtimalle böyle olacaktır. Evlenirse evlendiği kişilerin burnundan
getirecek, iş hayatına atılırsa da özellikle maiyetinde çalışanların burnundan
getirecektir.
Peki, niçin bu hale geliyor başarılı çocuklarımız? Güzel ahlaklı olmanın
başarılı olmaktan daha önemli olduğu öğretilip kavratılmadıkça bu
kaçınılmazdır. Bu sadece sözle de olmaz. Ayrıca hissettirmek de gerekir.
Mesela: Bir öğretmen başarılı fakat kaprisli, uyumsuz bir öğrencisine,
güzel ahlaklı, çevresiyle uyumlu bir öğrencisinden daha fazla değer veriyorsa,
bahsettiği güzel ahlak sadece sözden ibaret kalacaktır.
Bir anne-baba çocuğun notlarını davranışlarından daha fazla önemsiyorsa
veya çocuğun böyle hissetmesini sağlıyorsa, çocuk için notlar, davranışlardan
daha önemli olacaktır.
Bir anne-baba çocuğunun başarısı için okul haricinde özel dersler aldırdığı
halde karakter ve ahlak eğitimi için özel gayreti yoksa, çocuk ister istemez
sadece başarıya odaklanacaktır.
Ebeveynler, çocuğu derslerden biraz düşük not aldığında telaşlanıp çareler
aradığı halde, ahlaka ve dine aykırı davranışlarını gördüklerinde “ileride
düzelir” diyerek boş veriyorlarsa çocuk için nelerin daha önemli olduğunu
öğretmiş olurlar.
Öğrencilerime başarının önemli olduğunu hatırlattıktan sonra, başarıdan
daha önemli şeyler olduğunu söylerim. Ahlakı düzgün olmayan karakteri
gelişmemiş bir kişinin başarısının benim için hiçbir önemi olmadığını da
hatırlatırım.
"Ülkemizdeki iyi üniversiteler boş kalmaz. Sen gidemesen başka birisi
gider. Fakat ahlakı bozuk bir kişinin hem çevresine hem de ülkeye zararı olur.
Karaktersiz kişilerin başarısı başarısızlıktan daha kötüdür” diye hatırlatırım.
Peygamber Efendimiz: “Sizin en hayırlılarınız ahlaken en güzel
olanlarınızdır.” Başka bir hadis-i şeriflerinde ise; “Hiç bir baba çocuğuna
güzel ahlaktan daha iyi miras bırakamaz” buyurarak karakter eğitiminin önemini
bizlere bildirmişlerdir.
Ali Uslu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder