AT ÜSTÜNDE KUDUZ DALAR MI?

AT ÜSTÜNDE KUDUZ DALAR MI? (CEZAEVİNDE BİR HACI AMCANIN ANLATTIKLARI)
91-93 yılları arası haftada bir gün Tavşanlı cezaevindeki mahkumlara din dersi vermeye gidiyordum.
Bir öğretmen arkadaşım cezaevine köylüsü bir hacı amcanın girdiğini, kendisinin iyi bir insan olduğunu söyleyip selam gönderdi.
Derse gittiğim gün hacı amcaya arkadaşın selamını söyledim tanıştık ve biraz muhabbet ettik.
Hacı amca muhtemelen orada bulunmasının sebebini izah etmek durumunda kaldı ki cezaevine giriş sebebini kısaca özetleyiverdi. Anlattıkları dikkatimi çekmiş ki hala unutmamışım.
Kendisi Avrupa'dan emekli olmuş. Güngörmüş bir kişi olduğu her halinden belliydi. Yavaş yavaş konuşuyordu.
"At üstünde kuduz dalar mı?" diye başladı söze.
Bu söz bizim oralarda hiç alakası olmadığı halde belanın gelip kendisini bulmasını ifade eder.
Kızımızı köyden bir delikanlıyla evlendirmiştik. Bir zaman sonra başka bir şehre taşındılar. birkaç yıl geçince damadın yanlış işlere ( kanunsuz ve ahlaksız işler) aracılık yaptığını öğrendik.
Kızımıza bir leke gelmemesi için evimize getirdik.
Dedik ki "sen köyde kal, biz senin ve evinin tüm ihtiyaçlarını/ masraflarını karşılayalım."
Kabul etmedi, kızımızı o şehre götürmek istedi biz de göndermedik. Aramızda bir husumet oluştu.
Bir gün kahvehaneye gidiyordum. O da oralardaymış. Ceketini çıkarıp üzerime doğru gelmeye başladı.
Oğlum ben 65 yaşındayım O, 25 yaşında bana bir yumruk çıkartsa yuvarlanır giderim.
Kendi kendime dedim ki "bu pisliği ben temizleyeyim. Nasıl olsa ben yaşımı aldım. Ben temizlemezsem benim oğlanların başını belaya sokar. Çıkardım tabancamı ve daha bana yaklaşamadan indirdim..."
Sonra uzunca bir süre sustu.
Bu olayı dersine girdiğim lise son sınıfların çoğunda bir hayat dersi olarak anlatmışımdır.
Bu olayı anlattıktan sonra şunu söylerdim: "Evladım gücünüze, kasınıza, yaşınıza güvenerek kimseye haksızlık yapmayın.
Bu devirde kimse kimseden korkmaz, herkes kendisinden (özgürlüğünün elden gitmesinden veya âhiret ile ilgili çekincelerinden) ve çoluğundan çocuğundan (onların sıkıntı çekmesinden) korkar.
Fakat canına tak edip kendisinden (özgürlüğünden) vazgeçtiği an 65 yaşındaki cılız bir adam 25 yaşındaki güçlü bir delikanlıyı döver.
Rabbimiz bizleri iyilerle karşılaştırsın. Şerlerden ve şerlilerden uzak eylesin.
06.08.2025 Ali USLU

GAZZE SEBEBİYLE...

 Gazze, Dünya insanlarını ikiyi böldü; vicdanının sesine kulak verenler ve vicdansızlar.

Gazze, vicdanı ölmemiş kişilerin vicdanlarını harekete geçirdi. (Bunların içerisinde az da olsa siyonist olmayan yahudiler de vardı.)
Gazze, Dünya'daki tüm insanlara "insan hakları" adı altında öğretilen bilgilerin kocaman birer yalan olduğunu, "insan hakları" kavramının sadece belli insanları kapsadığını öğretti.
Gazze sebebiyle tüm insanlar Birleşmiş Milletler Teşkilatının işlevlerini (işlevsizliğini) iyice öğrenmiş oldular.
Gazze sebebiyle (tüm baskılara rağmen) kuruluşundan bu yana i*rail ilk kez bu kadar büyük çapta tepki aldı.
Gazze sebebiyle insanlar, nüfus üstünlüğünden ziyade teknolojik üstünlüğün önemini bir kez daha kavradılar.
Gazze sebebiyle, özellikle ülkemiz insanları düşmanın insaf ve merhametinin olmadığını, tarih sahnesinde var olmak için savunma sanayimizin güçlü olmasının ne kadar önemli olduğunu iyice anladılar.
Gazze sebebiyle müslüman halklar acizliklerini iliklerine kadar hissettiler.
Gazze sebebiyle dünya insanları siyonistlerin ne kadar yalancı ve ne kadar iğrenç olduklarını, ( savunmasız insanların üzerine bomba yağdırdıklarını, hastane bombaladıklarını, yiyecek ve ilaç girişlerine engel olduklarını, çok az giren gıda yardımına gelen insanları katlettiklerini) aynel yakin öğrendiler.
Tarih de şahittir ki, hiçbir zulüm ebediyyen devam etmez. Zulümler zalimlerin sonunu yaklaştırır.
Şu ayete iman ediyoruz:
“ …Zulmedenler nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını yakında bileceklerdir." (Şu'ara suresi 227. ayet)

İYİ- KÖTÜ

-Hocam, bazıları için iyi olan şeyler bazıları için kötü olabilir demiştiniz. Bir şeyin bizim için iyi veya kötü olduğunu nasıl anlayabiliriz?

-Değerli kardeşim öncelikle bu sözün muhatabı müminlerdir.

Yaptığımız veya sahip olduğumuz şeyler bizi Allah'a yaklaştırıyorsa bizim için iyi, Allah'tan uzaklaştırıyorsa bizim için kötüdür.

Mesela: Zenginlik bazılarını Allah'a yaklaştırırken bazılarını uzaklaştırır.

Makam mevki, kariyer gibi şeyler de öyledir.

 


BU AYETİN MUHATABI HERKES DEĞİLDİR.

   Nur suresi 31. Ayet "Mü'min kadınlara söyle..." biçiminde başlar ve mü'mine kadınlara yapması gereken bazı davranışlar ve örtmeleri gereken yerler hatırlatılır.

Bu cuma hutbesinin bir bölümünde de bu ayet- kerime okunarak ayete göre yapılması gerekenler hatırlatıldı.
Sosyal medyada gördüğüm kadarıyla bazıları bundan çok alınmışlar.
Yok efendim diyanet kadınlara karışamazmış.
Diyanet'in kadınlara karıştığı falan yok.
Ayeti kerime'yi hatırlatıyor o kadar... isteyen uyar isteyen uymaz.
Hem ayet-i kerime " mü'min kadınlara söyle..." diye başlıyor. Yani muhataplar mü'mine kadınlar. Bu ayet herkese hitap etmiyor ki...
Bazılarının alınmasına hiç gerek yok.
04.08.2025 Ali USLU

SEVGİ Mİ NEFRET Mİ DAHA FAZLA MOTİVE EDER

 (İNSANLAR ARASI İLİŞKİLERDE) KİŞİYİ SEVGİ Mİ DAHA ÇOK MOTİVE EDER YOKSA NEFRET Mİ?

Birkaç yıl önce, iki tanıdığım arasında bir sebeple husumet oluşmuştu. Bir tanesi barışmak istiyor öbürü sulha yanaşmadığı gibi git gide adamın damarına basacak şeyler de yapıyordu. Dolayısiyle aralarındaki husumet de giderek büyüyordu.
Sulha yanaşmayan tanıdığımla buluştum. Biraz muhabbetten sonra Ona dedim ki:
“İnsanı sevgi mi daha çok motive eder nefret mi?” O düşünürken şu soruyu sordum: “Bir kişi çok sevdiği bir arkadaşı için ne gibi fedakarlıklarda bulunabilir?” Yine devam ettim… “Zamanının bir kısmını ona ayırabilir. Servetinin bir kısmını onun için harcayabilir. Ailesini biraz ihmal ederek arkadaşıyla ilgilenebilir değil mi?
Peki, çok nefret ettiği bir kişi için nelerden vaz geçebilir?
Bir örnekle anlatayım:
Asabi mizaç bir kişi, aralarında husumet bulunan bir kişiden öyle nefret ediyor ki her gördüğünde ve düşündüğünde öfkeleniyor ve onu öldürmeye karar veriyor. Bu durumu arkadaşına açıyor.
Arkadaşı vaz geçirmeye çalışıyor ve aralarında şöyle bir konuşma geçiyor.
-ak arkadaşım iyi düşün. Bu sebeple 20- 30 sene yatarsın, hayatının en güzel yıllarını hapiste geçirirsin.
-yatayım …
-İşin mahvolur, iflas edersin.
-Mahvolsun. Umurumda bile değil…
-Ailen perişan olur,
-olsun…
-Ahirette Cehenneme gidersin.
-Gideyim, yeter ki o şahıstan intikamımı alayım.
Görüldüğü gibi kişi nefret ettiği bir kişi için yıllarını, işini, ailesini, özgürlüğünü hatta ahiretini bile feda edebiliyor.” Biraz da farklı şeyler söyledim, nasihat ettim.
Biraz düşündü. Fakat yumuşadığı tavırlarından belli oluyordu. Bu konuyu biraz düşünmek için müsaade istedi.
Birkaç gün sonra aradı. ”Sulh olalım” dedi. Bir araya getirerek meseleyi tatlıya bağladık elhamdülillah.
Kur'an'ı Kerim'de de "Sulh (daima/daha) hayırlıdır" (Nisa :128) buyurulur.
Ali USLU - TAVŞANLI

HANGİ İŞİ YAPAYIM

 -Hocam,  hangi işi yapmamı önerirsiniz. 

-Değerli kardeşim, imkanlarına, yeteneklerine ve isteklerine göre, sana uygun olan bir işi seç.  

Bu konuda dikkat etmen gereken tek şey; yapacağın şeyler yaratılış amacına aykırı olmasın.

GERÇEK KARAKTERİN ORTAYA ÇIKMASI

 Su ve sabun, kişinin yüzünün gerçek görüntüsünü nasıl ortaya çıkarıyorsa,

Menfaatler de kişinin gerçek karakterini ortaya çıkarır.

MANŞET!

AT ÜSTÜNDE KUDUZ DALAR MI?

AT ÜSTÜNDE KUDUZ DALAR MI? (CEZAEVİNDE BİR HACI AMCANIN ANLATTIKLARI) 91-93 yılları arası haftada bir gün Tavşanlı cezaevindeki mahkumlara ...