EĞİTİMDE AİLE FAKTÖRÜ

 Eğitimci olduğumdan olsa gerek , ne zaman okullardaki problemlerle ilgili haber çıksa dikkat kesilirim. Olayı anlamaya çalışır (insanların düşüncelerini öğrenmek adına) yorumlara bir göz atarım.

Son olarak Ankara'daki bir lisede öğretmenle dalga geçilen bir video gündeme düşmüştü. Yorumların çoğunda aile terbiyesinden bahsediliyordu.

Yorumcuların önemli bir şeyi gözden kaçırdıklarını fark ettim. 1986 yılında göreve başladığımdaki parçalanmış aile sayısı, emekli olduğum 2021 yılına kadar epeyce artmıştı.

Parçalanmış ailelelerin hepsinin olmasa da çoğunun  öğrencilerinde problemler daha fazla oluyordu.

İkinci olarak toplumda problemli bireyler olarak gördüğümüz ve git gide artan kişilerin bir çoğunun da birer anne-baba olduğunu unutmayalım. Kendisi problem olan uyumsuz tipler çocuklarına hangi eğitimi verebilirler. Hatta bazı çocuklar ailelerinden o kadar olumsuz şeyler alıyorlar ki, onları eksiden sıfır noktasına getirmek bile emek ve zaman istiyor.

Üçüncü olarak, sorumluluklarını bilen aileler zaten çocuklarının eğitimiyle, terbiyesiyle ilgileniyorlar. Fakat bu aileler çok iyi, düzgün aileler bile olsalar acaba çocuklar ailelerini ne kadar dinliyorlar. Veya aileler gayret göstermelerine rağmen çocukları üzerinde ne kadar etkili olabiliyorlar? 

İçinde bulunduğumuz dijital çağda pek çok çocuk eğitimlerinin, terbiyelerinin önemli bir kısmını girdikleri internet sitelerinden, sanal ve normal arkadaş çevrelerinden alıyorlar.

Anlatmak istediğim eğitimdeki problemlere çözüm ararken ailelerin bu durumları göz önünde bulundurarak çözümler üretirsek daha gerçekçi oluruz.

Allah Teâlâ nefsimizi ve neslimizi her türlü yanlıştan muhafaza eylesin.

UTANDIM

 UTANDIM

Bu sabah, sabah namazı için camiye gidiyordum. 60-65 yaşlarında bir zat, ağır-aksak zorlanarak camiye geliyordu. Biraz dikkat ettim. Bacağının birisinde ve ayağında baya bir engel var. Benim yürüyüşümün üçtebir, dörtte bir hızla ağır aksak yürüyebiliyor.

 Bazen basit bahanelerle sabah namazına camiye gitmediğim için utandım. 

Anladım ki asıl engeller kalpte, beyinde ve niyette.

Bu vesile ile tüm engelli kardeşlerime kolaylıklar ve sabırlar diliyorum.                                    

YILDIZLARIN YERLERİ

 Yıllar önce, ASELSAN'da çalışan bir mühendisle karşılaşıp tanışmıştım.  Konuşmalarından  ve tavırlarından zeki olduğu belli olan bu kardeşimizle kısa süreli birlikteliğimizde sohbet ederken konu nereden geldiyse "uzay" mevzu'una gelmişti.

Ona, benim de çok dikkatimi çektiği için uzun uzun düşündüğüm Vakıa suresi 75,76.  ayetlerini ve meallerini okumuştum. Bunun üzerine o arkadaş uzun süre hiç konuşmadan durdu. Bu arada bakışlarından  çok derin mevzulara daldığı belli oluyordu.

Okuduğum ayetler şunlardı:

"Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir-" ( Vâkıa : 75-76)

Şimdi "yıldızların yerleri / mevkileri" üzerine biraz düşünelim:

Malum dünyada yaşayan bizler Samanyolu Galaksisinde Güneş sistemindeki bir gezegende bulunuyoruz. Bu Galakside yaklaşık iki yüz milyar yıldız bulunuyormuş ki, bu yıldızlardan bir tanesi de Güneş'tir.

 Samanyolu Galaksisinin çapı yüz bin ışık yılıymış. (Işık hızı saniyede 300 000 km) yani ışık Samanyolunun  bir ucundan öbür ucuna 100 000 yılda ulaşabilirmiş. Bu galaksideki yıldızların bazılarının ışığı dünyamıza binlerce yılda ancak ulaşabiliyormuş.

Bu konuyla ilgilenenlerin paylaştığı bilgilere göre evrende Samanyolu Galaksisi gibi (büyüklü - küçüklü) yaklaşık iki trilyon galaksi varmış. Evrendeki yıldızların sayısı dünyanın bütün kumsallarındaki kum tanelerinden daha fazla imiş.

O mühendis arkadaş uzun süre düşündü. Olumlu ya da olumsuz hiç bir şey söylemedi. (Bu arada o arkadaşın dinimize bakışını da bilmiyordum / bilmiyorum) Sonra ayrılma zamanımız geldiği için tanıştığımız için memnun olduğumuzu bildirerek iyi günler temennisiyle ayrıldık.

Bu olayı anlatmaktaki maksadım eğer düşünmediyseniz sizin de bu ayetler üzerinde düşünmenizi sağlamaktır.

Bu ayetleri anladığımızda  Fatiha Suresinde geçen "Hamd, alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur" ayetindeki "alemler"i daha iyi anlamış oluruz. Dolayısiyle Alemlerin Rabbını da daha iyi tanımış oluruz inşaallah. 

METOT

 *"Hak geldi batıl zail oldu..." (ayet)

*Güneş doğunca gece kaybolur.

*Işığı yaktığımızda (oradaki)karanlık gider.

Yukarıdaki bilgilerden çıkardığım sonuç:

Yanlışları düzeltmek için uğraşmak yerine, doğruları, doğru biçimde, usulüne uygun olarak anlatmak/ göstermek  daha kolay ve kestirme yoldur.

Ali USLU

SEVİMSİZ BİR EBEVEYN OLMAK İÇİN DÖRT ALTIN KURAL

 SEVİMSİZ BİR EBEVEYN OLMAK İÇİN DÖRT ALTIN KURAL

1- Yanlışlarını ve hatalarını başkalarının yanında söyleyip nasihat edin.

2- Ona güvenmediğinizi her durumda hissettirin.

3-En küçük bir hatasında bile kişiliğini eleştirin. gururunu kırın, aşağılayın. Özellikle arkadaşlarının yanında azarlayın.

4- Onlara yaptığınız iyilikleri, veya onlar için yaptığınız fedakarlıkları sık sık dile getirin.

NOT: Bu maddeleri öğretmenliğim esnasında öğrencilerimle zaman zaman yaptığım görüşmelerden elde ettim.

Ali USLU 

BİZİM TOPLUM MU

 "Sonra, arkalarından öyle kötü bir nesil geldi ki namazı bırakdılar, şehvetlerine uydular. İşte bunlar da azgınlıklarının cezasını göreceklerdir." ( Meryem Sûresi 59)

Bu âyet sanki yeni iniyor ve toplumumuzu tarif ediyor gibi.
Rabbim nefsimizi ve neslimizi muhafaza eylesin.

İKİ NİMET

Bir insan, günde 20 000 den fazla nefes alıp veriyormuş.

"Senin her nefesinde iki nimet vardır; ve her nimet için de bir şükür gerekir" demiş Sadi Şirazi.

Bu iki nimetin biri almak, diğeri vermekmiş.

MANŞET!

EĞİTİMDE AİLE FAKTÖRÜ

 Eğitimci olduğumdan olsa gerek , ne zaman okullardaki problemlerle ilgili haber çıksa dikkat kesilirim. Olayı anlamaya çalışır (insanların ...