RÖPORTAJ

 https://youtu.be/Wo_cX-JKGWU?si=O2IpQY7RbOpsRdhV


LAVABODA AKLIMA GELDİ

 Sabah lavaboda abdest alırken aklıma geldi...

Her gün defalarca kullandığımız; içtiğimiz, yemek yaptığımız, çamaşırlarımızı, bulaşıklarımızı  yıkadığımız, kişisel temizliğimizi yaptığımız ve bizim için hayati öneme sahip olan su nimeti, ne kadar da sıradan hale gelmişti bizim için. 

O musluklarımızdan akan suların hikayesini düşündüm. Denizlerden, okyanuslardan buharlaşması, yağmur bulutu oluşu, rüzgarın sürüklemesiyle memleketimize gelişi, bulutun yoğunlaşıp yağmur olarak tane tane yağması, suların bir kısmının yeraltı depolarında birikmesi, yer altı depolarının birbirlerine bağlantılı kanallarının olması ve bir birlerini beslemeleri, kaynağımıza gelişi ve oradan çıkışı. (ki aylarca buralara önemli bir yağmur yağmadığı halde su akmaya devam ediyor) Suyun borularla ilçeye oradan da evlerimize kadar gelişi.

Ve her gün defalarca kullandığımız halde çoğu kez Onu yaratan ve bizim hizmetimize sunan Rabbimize teşekkürü unutmamız. 

Vakıa suresinde Rabbimiz düşünmeye davet ediyor.

"İçtiğiniz suyu düşündünüz mü? Onu buluttan siz mi indirdiniz yoksa biz miyiz indiren? Dileseydik onu tuzlu yapardık. O halde şükretmeli değil misiniz?" (Vâkıa :68, 69, 70)

Mülk suresi son ayetinde ise yine düşünmeye ve şükre davet ediyor: "De ki: Suyunuz çekiliverse, söyleyin bakalım, size kim bir akar su getirebilir?" (Mülk : 30)

Zümer suresinde, bu konudaki başka bir nimetini hatırlatıyor: "Görmedin mi? Allah gökten bir su indirdi, onu yerdeki kaynaklara yerleştirdi..." (Zümer : 21)

Ey bizleri yaratan ve yaşatan Rabbimiz

İçtiğim ve kullandığım su damlaları, su molekülleri adedince sana hamd olsun.

 Suların oluşma aşamasından  evimize gelene kadarki her safhasıdaki her nimetin için ayrı ayrı hamd olsun. Şükürler olsun.

Yağan yağmur taneleri adedince, göğe yükselen su zerreleri adedince sana hamdolsun şükürler olsun. Bizleri nimetlerin farkına varıp şükredenlerden eyle; nankörlerden eyleme. Yaptığımız hatalar yüzünden veya başka sebeplerle verdiğin nimetlerini geri alma.

Ali USLU

ALLAH TEÂLÂ'NIN BİZE NASIL MUAMELE ETMESİNİ İSTERİZ

 ALLAH TEÂLÂ'NIN BİZE NASIL MUAMELE ETMESİNİ İSTERİZ?

Konuyu daha iyi anlayabilmek için önce  aşağıdaki hadis-i şerifleri ve ayet-i kerimeyi okuyalım

      HADİS- ŞERİFLER

"Kim Müslüman kardeşinin ihtiyacını giderirse  Allah Teâlâ da onun ihtiyacını giderir. Kim bir müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.”(Buhârî, Mezâlim 3; Müslim, Birr 58.)

Ebu Hüreyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

 “... Kim zor ve dar durumda olan birine kolaylık gösterirse Allah’ta ona dünya ve ahirette kolaylık gösterir, bir kimse bir müslümanın ayıbını örterse Allah’ta onun dünya ve ahiretteki ayıplarını örter. Mü’min kul din kardeşinin yardımında olduğu sürece Allah da o kulun yardımındadır....” (Müslim, zikir 38)

 "Yeryüzündekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin." (Tirmizî /Birr 16)

                      AYET-İ KERİME

"İçinizden yardım sever ve zengin olanlar akrabaya, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere artık bir şey vermeyeceğiz diye yemin etmesinler. Bağışlasınlar, hoş görsünler; Allah’ın sizi bağışlamasını arzu etmez misiniz? Allah çok bağışlayıcıdır, çok esirgeyicidir." (Nûr : 22)

BU HADİS-İ ŞERİFLERDEN VE AYETTEN ANLADIKLARIMIZI MADDELER HALİNDE YAZALIM

1- Müslümanların ihtiyacını giderenlerin Allah Teala ihtiyaçlarını giderir.

2- Müslümanların sıkıntılarını giderenlerin Allah Teala hem dünyada hem ahirette sıkıntılarını giderir.

3-Müslümanların ayıp ve kusurlarını örtenlerin Allah Teala hem dünyada hem de Ahirette ayıp ve kusurlarını örter.

4- Zorda ve darda olan Müslümanlara kolaylık gösterenlere, Allah Teâlâ hem dünyada hem Ahirette kolaylık gösterir.

5- Müslümanlar din kardeşlerinin yardımında oldukça Allah Teala onlara (yardımda bulunanlara) yardım eder.

6- Müslümanlar yer yüzündeki canlılara (insan-hayvan- bitki gibi) merhamet gösterdikçe kendisine merhamet olunur.

7- Nur suresi 22. ayetten anladığımıza göre, insanları bağışlayanları  Allah Teâlâ bağışlar.

     Bir de bu durumların tersini düşünelim Müslümanlara işlerinde zorluk çıkaranlar, merhametsiz olanlar, imkanı olduğu halde din kardeşlerine yardım etmeyenler, insanların kusurlarını araştırıp yayanlar v.b... Acaba Allah Teâlâ da onlara, onların yaptıkları gibi davranır mı sizce?

Benim bu hadisi şeriflerden çıkardığım genel sonuç şudur:

Allah Teala (en azından bazı konularda) bizlere, bizim çevremize karşı tutum ve davranışlarımıza göre muamelede bulunuyor.

23.02.2025  -  Ali USLU

BAŞA KAKMAK

 Yaptığınız iyiliği başa kaktığınız oldu mu?

Muhtemelen "hayır, olmadı" diyeceksiniz.

Peki, ya kendi çocuklarınıza ve eşinize yaptığınız iyilikleri başa kaktığınız oldu mu? desem...

Siz o niyette olmasanız bile çocuklarınıza yaptığınız iyilikleri gündeme getirdiğinizde çocuklar tarafından öyle (başa kakmak olarak) algılandığını biliyor musunuz?

Öğretmenlik hayatımda çocuklarla yaptığım özel görüşmelerde bir çok öğrenci bu durumdan şikayetçi idiler.

Diyelim ki çocuk istenilen başarıyı yakalayamadı. Bazı anne- babaların : 

"Sana şu şu imkanları sunduk. Yediğin önünde yemediğin ardında hala niçin başarılı olmuyorsun?"

Veya çocukların yaptığı bazı davranışlar için: "sana şunları şunları yaptık hala niçin şöyle yapıyorsun veya şöyle yapmıyorsun" tarzındaki yaklaşımlar çocukları rahatsız etmekte, bu durum ders başarısına ve o davranışların değişmesine bir faydası olmadığı gibi ayrıca çocuğun anne-babasından (manevi anlamda) uzaklaşmasına sebep olmaktadır.

Yapılacak uyarılar, iyilikler gündeme getirilmeden de yapılabilir.

Aşağıdaki ayeti bir de bu açıdan değerlendirelim:

Diyanet Vakfı Meali: “Yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma.”  (Müddessir : 6)

15/02/2025 -  Ali USLU - TAVŞANLI

ÖLÜMÜN EŞİTLEYİCİ GÜCÜ

 "Ölüm" konusunu düşündüm...

Hiç kimsenin kaçamayacağı bir olayı...

Herkesi eşit hale getiren bir durumu...

Bundan sonra artık zengin, zengin değil. Fakir de, fakir değildir.

Güçlü, güçlü değil, zayıf da zayıf değildir.

Koruma ordusuyla gezen de, yalnız dolaşan da aynı durumdadırlar.

Bütün makamlar, mevkiler, isimler, sıfatlar gitmiş, ölen herkese "cenaze" denilmiştir.

Bu durum bizim gördüğümüz bir eşitliktir. Manevi alemde ise eşitlik bozulmuş, ruhlar âleminde herkes yaptıklarına, veya yapması gerekirken yapmadıklarına göre yeniden değerlendirilmiştir.

Mahşerden sonraki durumlar ise daha başkadır.

 Dünyada kimsenin önemsemediği bazı kişiler belki de pek çok kişinin gıpta ile baktığı, yerinde olmayı isteyeceği kimse olurken,

Dünyadayken pek çok kişinin özendiği yerinde olmayı istediği bazı kişilerse  en değersizler arasında olacaktır.

Rabbimiz hayatın ve ölümün fitnelerinden muhafaza eylesin.

10/02/2025   Ali USLU - TAVŞANLI

ERGEN PSİKOLOJİSİ

 ERGEN PSİKOLOJİSİ (Çevresinde ergen olanların okumasını tavsiye ederim)

Çevremde genelde sakin bir kişilik olarak bilinirim, ki genelde öyledir. Fakat bu sakin kişiliğin ergenlik dönemleri çok farklıydı.

Hayatımı geriye doğru incelediğimde en tehlikeli /problemli yaş olarak orta okul 2 ve 3. sınıf (13-14) yaşlarımı görürüm.

 Öz güvenimin tavan yaptığı, eleştiriye kapalı olduğum bir dönem. 

Her türlü tehlikeye açık, kötü alışkanlıklara meyilli olduğumuz bir dönem. 

 En küçük şeylerde özellikle aile fertlerine karşı agrasif tavırlarımın olduğu dönem.

 Empati yapmaktan yoksun, her şeyi kendime göre algıladığım bir dönem.

Orta okul son sınıfın yaz tatilindeydik. Köyde harman zamanı... Ailenin tüm fertlerinin sabahtan akşama kadar çalıştığı bir dönem.

Rahmetli annemin yükü bizden biraz daha fazla. Sabahleyin erkenden kalkıp ineklerin sağım işleri ve sağılan sütlerin pişirilmesi onun için ekstra bir görev. O arada ablam kahvaltıyı hazırlıyor. 

Kahvaltıdan sonra hep birlikte tarlaya gidiyoruz. Harman zamanı tarlada herkese göre iş var. Akşama kadar çalışıp yorgun argın eve dönüş. Bu arada ineklerin akşam sağımı ve sütlerinin pişmesi gerekir. (Sıcakta süt hemen bozulur) Evde su olmadığı için kullanım ve içme suyu çeşmelerden gelecek. Köyde henüz elektrikler yok. Lambalara gaz konulacak, lambaların camları silinecek vs. O arada akşam yemeği pişiriliyor.

Tabi tarladan geldikten sonraki bütün işler annem ve ablama ait.

Akşam yemeğine oturduk. Aceleyle yapılan çorba nasıl olursa öyle olmuş. Çorbanın bir şeyleri eksik gibi geldi bana. Birden kükredim: 

"Bu ne biçim çorba yaa"

Çok sakin olarak bildiğim rahmetli babam demek ki o zamana kadar epeyce sabretmiş olmalı ki o da patladı:

"Hırlama len köpekkk"

Ortalık buz kesti. Kaşığı sert bir biçimde siniye bırakıp kalktım. "Bana hakaret edilen evde duramam artık" diye düşündüm. Fakat akşam vakti nereye gideceksin, ne ile gideceksin. Çıktım harman yerine epeyce dolaştım. Dolaşırken de epeyce sigara içtim. Zaman ilerledikçe öfkem yatıştı. Gece 12 civarı eve gelip yattım. Sabahleyin kaldığımız yerden devam.

Demek istiyorum ki o yaşların psikolojisi çok farklı oluyor. Çevresindekilerin biraz anlayış biraz hoş görüsüyle kolaylıkla atlatılabilecek bir dönem. Fakat çevresi anlayışsız olursa çocuk her türlü tehlikeye açık hale gelebilir.

Lise birinci sınıfa yatılı olarak Kütahya'ya İHL. ye başladım. İşte o zaman ailenin kıymetini anladım. Empati yapmaya başladım . Bir anda olmasa da her şey zamanla düzeldi rayına girdi elhamdülillah.

Ergen çocuğu olanlar. Eğer çocuğunuz agresif ise endişelenmeyin bu durum geçicidir. Biraz sabır, biraz anlayış gösterin, sakın zıtlaşıp üzerine gitmeyin. 

08/02/2025 - Ali USLU - TAVŞANLI

BABAN NE İŞ YAPIYOR

İnternette akran zorbalığı ile ilgili bir fimin bir bölümü dikkatimi çekti. Öğretmen sınıfa yeni gelen öğrenciye arkadaşlarının yanında anne ve babasının ne iş yaptıklarını soruyor. Çocuk annesinin yaptığı işi söyleyince sınıftaki diğer çocuklar bu durumu küçümseyerek gülüyorlar ve bu durum o çocuğu çok rahatsız ediyor ...
O sahneyi görünce, zihnim yıllar öncesine gitti. Bir ilköğretim okulunda çalışırken 6. sınıfa yeni başlamış bir öğrencimizin annesi öğretmenler odasına gelerek kendisini tanıttı. Ve dedi ki: "Benim eşim vefat etti. Fakat oğlum babasının vefat ettiğini arkadaşları tarafından bilinmesini istemiyor. Bu sebeple sorduklarında "babam GLİ de çalışıyor diyormuş." Oğlumun bu durumunu bilin diye sizi bilgilendirmeye geldim"
Bu olay beni çok etkiledi. Sonraki zamanlarda sınıfa yeni gelen çocuk olursa veya sene başlarında tanışırken "Annen ne iş yapar? Baban ne iş yapar? gibi sorular sormamaya gayret ettim.
Genelde şöyle söylerdim: "Bize kendinizi istediğiniz şekilde istediğiniz kadarıyla tanıtınız." Çocukla ilgili öğrenmem gereken şeyler varsa özel görüşme yapıyordum.
Yine aynı okulda, başka bir öğrenci velisi çocuğunun dersine giren öğretmenlerle tek tek görüşerek "Çocuğunun bir gözünün protez olduğunu bu durumdan bahsedilmesinin onu çok rahatsız ettiğini, mümkünse çocuğuna bu konuda bir şey sorulmamasını" rica etmişti.
O yaşlarda çocukların bazıları çok fazla duygusal olabiliyorlar. Bize düşen de onların hassasiyetlerine saygı göstermek olmalıdır.
Bize göre çok basit olan bir durum çocuğu okuldan soğutabilir. Bazı şeyleri öğrenmek biraz zaman alıyor. İstedim ki genç öğretmenlerimiz bu tecrübelerden istifa etsinler.
Sadece öğretmenler değil, çocuklarla tanışmak isteyen herkes bu hassasiyete dikkat edebilir. Bir çocukla tanışırken çok özel sorular sormadan "sizi tanıyalım delikanlı" gibi bir soru sorulup detaylara girilmeden çocuğun anlattıklarıyla yetinilmelidir.
27/01/2025 Ali USLU - TAVŞANLI.

MANŞET!

RÖPORTAJ

 https://youtu.be/Wo_cX-JKGWU?si=O2IpQY7RbOpsRdhV