Epey zaman önceydi. İstanbul'da, tanınmış hocalarımızdan birisinin kerimesinin düğününe, damat tarafının davetlisi olarak katılmıştım.
Salonda, hocamızın hoca arkadaşlarını kürsüye / mikrofona davet ediyorlardı. Konuşmanın konusu söylenmese de kısa teberrük konuşmalarıydı.
Bazı hocalar tevazu içerisinde yürüyüp tevazu içerisinde kısa bir kaç kelam edip gençleri ve ailelerini tebrik edip onlar için iyi dileklerini ve dualarını ederek mikrofonu bıraktılar.
Bir hocaya sıra geldiğinde benim ve çevremde bulunanları dikkatini aynı şey çekti.
Hoca kürsüye/mikrofona doğru yürürken yürüyüşü kibirli insanların yürüyüş gibiydi. Sunucu, takdim ederken :"Buyurun hocam süreniz 15 dakika" demişti. Önce bu sözden hoşlanmadığını belirtecek bir kaç imalı cümle söyledi. Sonra, öyle bir eûzü besmele çekti ki "Söyleyiş tarzından, söyleyiş tonundan, mimiklerinden "bu işleri en iyi ben bilirim" der gibiydi. Bu arada oradakilere bakış tarzından kibrin tavan yaptığı rahatlıkla gözlenebiliyordu.
15 dakikanın tamamını kullandı. Konuşmasının sonunda kendisine 15 dakika süre tanınmasını hâlâ kabullenememiş olmalı ki "Bana konuşma süresi hakkında yol gösteren sayın büyüklerime teşekkür ederim(!)"diyerek mikrofonu bıraktı. Bu cümleyi söyleyiş tarzından da sunucuya veya ona görev verenlere hakaret ediyordu.
Sanki: "Sen kimsin ki benim gibi bir hocaya zaman konusunda sınırlama koyabiliyorsun bre hadsiz" der gibiydi.
Düşündüm de, bu şahıs "eûzü..." çekerken yani şeytandan Allah'a sığındığını söylerken bile şeytanın tam istediği şeylerden birisini yapıyor, âdetâ şeytanın kollarına düşüyordu.
Belki de iblis, bu olayı, kibirli bir alimin iste'âze cümlesini söylerken bile şeytanın tuzağına nasıl düştüğünü maiyetindeki şeytanlara bir örnek olarak anlatıyordur.
Rabbim bizleri nefsimizin, şeytanın ve saptırıcıların şerrinden muhafaza eylesin.
Ali USLU - TAVŞANLI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder