
Gittikleri yerin hoş, dinlendirici bir
manzarası vardı. Biraz erken gittiklerinden manzarası en güzel yere oturdular. Derviş
oranın eski müşterilerinden olduğu için lokantanın patronu ve çalışanları
tarafından tanınıyordu.
Masaya gelen patron misafirlere hoş
geldiniz deyip hal hatır sordu. Bir arzularının olup olmadığını sordu. Derviş,
müziğin sesinin mümkünse en düşük seviyede olmasını bir de müziğin sözsüz
dinlendirici bir fon müziği gibi olmasını rica etti.
Patron elemanlarına talimat verdi. Biraz
sonra kulakları tırmalayan bağırtılı müzik kesildi. Hafif bir ney sesi
duyulmaya başladı.
Masalarına gelen garsona yemeklerini ısmarladılar.
Sohbet, manzaranın güzelliği üzerine başlayıp
başka yerlerdeki gördükleri güzel manzaralar ve yerler üzerinde devam etti.
Yemekler geldiğinde, yiyenler yemeklerin
lezzetine hayran kaldılar. Sohbetin konusu da lezzetli yemeklere dönüşüverdi.
Daha önce yenilen lezzetli yemekler de sohbete dahil oldu.

Sohbet
kesilmiş, kimse yemeğe bakmıyordu. Herkes dervişe yardım etmek istiyor fakat ne
yapacağını bilemiyordu. Bazıları su içmesini istiyordu fakat derviş su içecek
durumda değildi.
Derviş de ne yapacağını bilemiyor istemsiz
olarak öksürüyordu. Bir an öleceğini zannetti. Zihninden hayatıyla ve geride
bıraktıklarıyla alakalı düşünceler hızla akıyordu. O an hayata dair önemli
gördüğü pek çok şey anlamını yitirmişti dervişin zihninde.
Biraz sonra açılmaya başladı, öksürüğü
azaldı. nefes alıp vermesi normalleşmeye başladı. Verilen suyu içti fakat hala
boğazında onu rahatsız eden bir şey vardı gözleri de yaşarıyordu. Biraz sonra
bu problemler de kalmadı. Derviş kurtulduğu için şükretti, hamdetti.
Daha önce de buna benzer şeyler birkaç kez
olmuştu ama hiç birisi bu kadar şiddetli ve uzun süreli olmamıştı.
Dervişin rahatlamasıyla, arkadaşları da rahat
bir nefes aldılar.
Yemeklerine
kaldıkları yerden devam ettiler fakat sohbet kesilmişti.
Derviş başına gelen olayın hala etkisindeydi.
Yemek borusuyla nefes borusunu ayıran
yemeklerin nefes borusuna kaçmasını önleyen küçük dilin insan hayatı için ne
kadar önemli olduğunu düşündü ve bunu iliklerine kadar hissetti.
Doğduğumuz andan beri kaç bin defa açılıp
kapanmıştı. Bu durum istemsiz olarak oluyordu. Yemek yerken ve su içerken
yanlış nefes almadan dolayı görevini azıcık yapmadığında insan için felaket
oluyordu.
Derviş, hamd etmeyi çok severdi, Bir çok kez
de vücudundaki nimetler için hamd etmişti. Küçük dili ve işlevleri için hiç
hamd etmediğini hatırladı. "Allah'ın nimetlerini saymaya kalksanız,
sayamazsınız" ayetini hatırladı.
Kendi işiteceği bir sesle ve bütün
içtenliğiyle:
Küçük dil
nimetin için sana hamdediyor şükrediyorum. Beni yarattığın günden beri küçük
dilimin işlevleri sayısınca hamdolsun.
Bana vermiş
olduğun ,bildiğim ve bilmediğim bütün nimetlerin için sana hamdediyor
şükrediyorum." dedi.
Bundan sonraki sohbetin konusu Rabbimizin
verdiği nimetler üzerine yoğunlaştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder