DERVİŞ VE ÇOBAN (Tefekkür hikayeleri)


   Derviş, Ramazan günü kırlarda dolaşıp hem temiz hava almak, hem de biraz tefekkür etmek istedi.

Kırlarda dolaşırken 16-17 yaşlarında bir çobana rastladı. Selam verip gölgede oturan çobanın yanına oturdu.
   Biraz sohbet ettiler. Çoban ilkokuldan sonra okumamıştı. Konuşmalarından ve tavırlarından güzel ahlaklı ve saygılı bir kişi olduğu belli oluyordu.
Bir ara sohbet, Ramazan ayına ve oruca geldi.
   Derviş, çobana oruçlu olup olmadığını sorunca; çoban biraz hayret ederek "neden böyle bir soru soruyorsun ki" der gibi bir tavırla cevap verdi.
-Oruçluyum abi.
Derviş, çobana niçin oruç tuttuğunu sorunca, çobanın verdiği cevap hem hoşuna gitti hem de düşündürdü.
Çoban çok net bir şekilde:
"Ramazanda oruç tutulmaz mı abi ya" dedi.
 Bunu söylerken o kadar içten söylüyordu ki...
Bu cevaba göre, çobanın kafasında tek seçenek vardı, o da  Ramazan’da oruç tutulmasıydı. İkinci bir ihtimal yoktu onun zihninde. Belki ailesinden öyle görmüştü çoban, belki de başka sebepten
Bu sade ve net olan imana ve teslimiyete özendi derviş.
Bir an, kendi imanının ve teslimiyetinin de çobanınki gibi olmasını arzuladı .
Biraz daha sohbet ettiler. Çoban çok bilgili değildi. Ama fıtratı bozulmamış, kafası karışmamış inancı çok sağlam bir mümindi.

Kendi gençliğini düşündü. Kafasına ekilen şüphe tohumlarından kurtulma çabalarını....
Okuldayken bazı öğretmenlerinin tavsiye ettiği kitaplar tarafından kirletilen zihninin temizlenmesi için harcadığı çabayı düşündü.
Oysa çobanın zihni hiç kirlenmemiş tertemiz duruyordu ve ona ekilen az da olsa güzel şeyler çok sağlam biçimde neşv ü nema bulmuştu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

MANŞET!

RÖPORTAJ

 https://youtu.be/Wo_cX-JKGWU?si=O2IpQY7RbOpsRdhV