NAİF BİR MÜMİN ŞAHSİYET; HÜSNÜ AMCA

Tavşanlı'da tanıdığım en naif, kibar kişilerin ilk sıralarında rahmetli Hüsnü Kulluk amcamız gelir. Konuşmasındaki yumuşaklık, tavırlarındaki nezaket hep dikkatimi çekmiştir. Değişik zamanlarda onunla ilgili dinlediğim iki olayı aktarmak istiyorum.
İlçemiz muhafazakar bir ilçe idi. Eskiden Ramazan aylarında açıktan oruç yiyenlere pek rastlanmazdı. Ramazan ayında Cuma pazarında muhtemelen başka yerden gelmiş bir satıcı sigara içiyormuş. Bu durumdan rahatsız olan birileri toplum içerisinde sigara içmemesi için adamı ikaz etmişler. Adam itiraz edip, "siz ne karışıyorsunuz" falan demiş. Olaya şahit olan Hüsnü amcamız satıcıya yaklaşmış ve o naif haliyle
"Evladım siz seferi olduğunuz için oruç tutmama konusunda ruhsatınız var. Fakat burada içtiğinizde sizin seferi olduğunuzu bilmeyenler yanlış anlayabilirler, sizin için kötü düşünenler olabilir. Siz bilirsiniz ama,sigaranızı arabanın arkasında içseniz daha iyi olur." deyince satıcı bu naif tavır karşısında "hay hay amca" deyip ve sigarasını söndürmüş.
İkincisi de şu:
İki hafta kadar önce eski öğrencilerimden torunu Hüsnü kardeşimle sohbet ederken dedesini rahmetle yad ediyorduk . O da dedesiyle ilgili bir olay anlattı. Dedi ki:
"Hocam arabayla giderken bir tanıdığımızı yolda görüp arabama aldım. Giderken o tanıdık dedi ki:
"Hüsnü! Rahmetli deden bana bir ders verdi ki hiç unutamıyorum...
Bir gün rahmetli deden mağazaya gelmişti. Alacağı şeyi beğendi, fiyatını sordu. Ben de: "bu 40 lira fakat size 35 olur" dedim. (Şimdiki para değerinde 400- 350 TL gibi) "Tamam alıyorum" deyip parasını verdi.
Tam giderken ben dedim ki:
"Hüsnü amca! Bunu ben size tanıdığım olduğunuz için otuzbeşe verdim. Soran olursa lütfen kırk liraya aldığınızı söyleyiverin."
Hüsnü amca durdu, cebinden beş lira daha çıkarıp gayet kibar bir biçimde:
"Oğlum ... lütfen şu beş lirayı al. Ben senin için yalan söyleyemem" dedi.
Bu söz üzerine hatamı anladım, öyle utandım ki hala o olayı hatırladıkça mahcup oluyorum."
Rahmetli Hüsnü amcamızın tahsilini ve ilmini bilmiyorum, muhtemelen ilkokul mezunuydu. Fakat irfan sahibi ve hikmet ehli bir mü'min olduğu her halinden belli oluyordu.
Allah Teala rahmet eylesin.
25/07/2024 Ali USLU - TAVŞANLI.

UYARILAR...

 Derviş kendisini ziyarete gelen ilim yolcusu öğrencisine alâka gösterip memnuniyetini izhar etti. Ona, çıktığı yolun ne kadar mübarek olduğunu, ilmin ve âlimin önemini anlatarak iltifat etti. Sonra dedi ki:

"Bak evladım! Bir çok güzel şeyin, nimet'in içerisinde eğer dikkat edilmezse tehlikeler de vardır. 

Mesela, zenginlik bir nimettir fakat dikkat edilmezse kişinin şımarmasına sebep olabilir. 

Makam mevkii bir nimettir. Fakat bazılarının kendini beğenmesine kibirlenmesine hatta bazılarına  haksızlık yapmasına sebep olabilir. Bunlar da makam mevkinin tehlikeleridir. 

Kişinin bedeninin güçlü sağlıklı olması büyük bir nimettir. Fakat bu gücü kuvveti zayıfları ezmek için veya birilerine haksızlık yapmak için kullananlar olabilir bu da onun için bir felakettir.

Örnekleri çoğaltabiliriz...

İlim nimetinin tehlikesi ise bazı kişilerde kibir meydana getirmesi, bilgisine fazla güvenmesi, bilgisi sebebiyle başkalarını küçümsemesidir. 

Ayrıca sana çok önemli bir noktayı hatırlatayım... 

İlim çok önemli ve gereklidir lakin, insanı günahlara karşı koruyan ilimden daha çok onun ihlasıdır, takvâsıdır.

Kur'an-ı Kerim'de bu konuda birkaç uyarı vardır bir tanesi aşağıdaki ayetlerdir:

"İblis, "Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâslı kulların hariç, onların hepsini azdıracağım" dedi. (Hicr, 39,40. Ayetler)

Aman evladım ilmin arttıkça ihlasının  ve takvânın da artmasına dikkat et."

Ali USLU - TAVŞANLI

YARIŞMA/ OYUN FORMATINDA SURE EZBERLETMEK

Malumunuz tatile çıkan çocuklarımız için, 1Temmuz itibariyle camilerimizde yaz Kuran Kursları başladı.

Bu durum çocuklarımızın camilerimizle irtibat kurması açısından büyük bir fırsat. Hem değişik kişilerle arkadaşlık kurarlar, hem ibadet tecrübeleri olur, hem de az çok dini ve ahlaki bilgiler edinmiş olurlar.

Atalarımız "boş zihin şeytanın ambarıdır" sözüyle meşguliyeti olmayan çocukların tehlikelere açık hale geldiklerini bizlere bildirmişlerdir.

İlköğretim okullarında çalışırken sureleri ezberletme noktasında oyun/yarışma tarzında uyguladığım bir metot vardı. Bu metot sayesinde sure ezberlemeleri hem daha çabuk hem daha eğlenceli oluyordu. Bu metodu burada anlatmak istedim ki belki uygulayacak hocalarımız bulunur.

Önce öğrenilecek sureyi düzgün öğrenmeleri açısından kendim yüksek sesle okur, öğrencilerin takip etmesini isterdim.

Sonra (öğrencilerin rahat tekrar edebileceği kadar) bir kaç kelimeyi okuyup susar öğrencilerin tekrar etmesini beklerdim. Bu şekilde öğrencilerin ağızları alışana kadar bir kaç kez surenin tamamını tekrar ederdik.

Sonra yarışmaya geçeceğimizi söyleyip beş dakika çalışma müsadesi verirdim.

Beş dakika sonra, önce gönüllülerden beş-altı kişilik bir grup oluşturur tahtanın önüne çıkartır sırayla sureyi ayet ayet okutur her ayet sonunda "değiştir" diyerek diğer öğrencinin devam etmesini isterdim. Yanılan veya bilemeyen elenirdi. Bazen de sırayla değil de işaret ettiğim kişi devam ederdi. Bu grup bittikten sonra başka grubu çıkarır, en sonunda grupların elenmeyenlerini yarıştırırdım.

Çocuklar hem kazanma hırsıyla öğrenmek için çalışırlar, hem de arkadaşlarının doğru okuyup okumadıklarını takip ederken öğrenmiş olurlardı.

Elenmeyen öğrencileri notla veya küçük hediyelerle ödüllendirir, arkadaşlarına alkışlattırırdım.

Bir sonraki derste tekrar bu sureden yarışma yapacağımızı söyleyerek çocukların daha iyi hazırlanması ve unutmaması için teşvik etmiş olurdum.

FATİHA'DAKİ BİR AYET ÜZERİNE...

Malumunuz Fatiha suresinde aşağıdaki ayetleri okurken şöyle dua etmiş oluyoruz.

اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَۙ ﴿٦  

...صِرَاطَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْۙ  

Bizi doğru yola (sırat- müstakime) ilet, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna...."  (Fâtiha; 6-7)  

Burada bahsedilen "kendilerine nimet verilenlerin kimler olduğu Nisa suresi 69. ayette belirtilmiştir.

وَمَنْ يُطِـعِ اللّٰهَ وَالرَّسُولَ فَاُو۬لٰٓئِكَ مَعَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ مِنَ النَّبِيّ۪نَ وَالصِّدّ۪يق۪ينَ وَالشُّهَدَٓاءِ وَالصَّالِح۪ينَۚ وَحَسُنَ اُو۬لٰٓئِكَ رَف۪يقاًۜ

"Kim Allah'a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle ve salih kimselerle birliktedirler. Bunlar ne güzel arkadaştır."  (Nisâ; 69)

Burada belirtilen Allah'ın kendilerine nimet verdikleri şu kimselermiş:

Peygamberler, Sıddıklar, Şehitler, Sâlihler...

Yani bizler duamızda bu kimselerin gittikleri yola gitmeyi Rabbimizden istiyormuşuz.

Peygamberlerin yolu ve mücadelesi Kur'anda  değişik ayetlerde anlatılır. Ayrıca siyer kitaplarında Peygamber efendimizin hayatı ve mücadelesi (yolu) anlatılır.

Yine Kur'anda şehitlerle ilgili bilgi verilir. Bunlar Allah yolunda mücadele etmiş ve bu uğurda canlarını vermiş kimselerdir.

Ankebut suresi 9. ayetinde ise sâlih kimselerden olmak için yapılması gerekenler belirtilmiştir.

 وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَنُدْخِلَنَّهُمْ فِي الصَّالِح۪ينَ

"İman edip de sâlih amel işleyenler var ya, biz onları mutlaka salihler (iyiler) arasına sokacağız."  (Ankebût; 9) 

Kuran Yolu Tefsirinde "salih amel şöyle açıklanır:

 "İyi işler" diye çevirdiğimiz amel-i sâlih, mümin için dünyada ve ahirette yararlı bütün işleri, tutum ve davranışları kapsayan geniş bir içeriğe sahiptir..."

Al-i İmran suresi 114. ayette ise  sâlih kimselerin şu özelliklerinden bahsedilmiştir:

يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ مِنَ الصَّالِح۪ينَ

"Onlar, Allah'a ve ahiret gününe inanırlar. İyiliği emrederler. Kötülükten men ederler, hayır işlerinde birbirleriyle yarışırlar. İşte onlar sâlihlerdendir."

***

BAZI TEFSİRLERDEKİ SALİH AMEL TANIMI

(ELMALILI M.H.YAZIR)

"Sâlihât" kelimesi "sâliha"nın çoğuludur. "Salih" aslında iyi, yaraşıklı, aklen ve naklen doğru, hayırlı mânâsına sıfat iken nakil tâ'sı ile ("hasene" kelimesi gibi) "güzel amel= güzel iş" mânâsına isim olmuştur ki, kalbî, bedenî, malî olmak üzere üç çeşidi vardır…

EBUS SUUD EFENDİ TEFSİRİ

Sâlih amel, aklen ve naklen (islâm ölçülerine göre) doğru olan iştir. Çoğul olarak zikredilen "a'milû's-sâlihât — iyi işler"den bazılarına Bakara sûresinin baş tarafında işaret edilmişti.

KURAN YOLU TEFSİRİ

“İyi işler” diye çevirdiğimiz amel-i sâlih, mümin için dünyada ve âhirette yararlı bütün işleri, tutum ve davranışları kapsayan geniş bir içeriğe sahiptir… 

RUHU'L BEYAN TEFSİRİ "...iyi davranışlar (salh ameller), Allah için yapılan bütün işleri kapsar.

İSLAM VE İHSAN (internet sitesi)

Sâlih amel, dinin yapılmasını emir veya tavsiye ettiği, iyi, doğru, faydalı ve sevap kazanmaya vesile olan eylemlerin tümüdür. İnanan bir insanın inançlarına uygun olarak yaptığı bütün işler “sâlih amel” kapsamına girmektedir. Bir başka ifadeyle “sâlih amel” kulu Allah Teâlâ’nın rızasına ulaştıran amellerdir. Sâlih olmayan ameller ise yapılması yasaklanan veya hoş karşılanmayan kötü, yanlış, zararlı ve günaha yol açan amellerdir.


MANŞET!

RÖPORTAJ

 https://youtu.be/Wo_cX-JKGWU?si=O2IpQY7RbOpsRdhV