Kur'an-ı Kerim'i okurken doğal olarak Hz. Meryem'den bahseden Al-i İmran suresi 37. ayetini de değişik yer ve zamanlarda defalarca okumuşumdur. On yıl kadar önce Kuran okurken bu ayete geldiğimde bir bölümün kelimeleri dikkatimi çekti:
"...fe-enbetehe nebeten hasenen..." Fe-enbetehe: Onu bitirdi, yetitirdi. Nebeten hasenen: Güzel bitki (gibi)
Bu bölüm üzerinde uzun süre düşündüm. Ayette, insan yetiştirmek bitki yetiştirmeye benzetiliyordu. Bu konuda tefekküre devam ettim.
Önce bitki tohumlarını düşündüm. Tohumları toprağa ektiğimizde hemen bitmesini, bittikten sonra da hemen meyve / sebze vermesini beklemiyoruz. Demek ki eğitim işi sabır işiydi ve bu, bir süreç içerisinde oluyordu. Öğrencinin zihnine, kalbine attığımız davranış tohumlarının yeşermesi ve istenilen aşamaya gelmesi için bir zaman gerekliydi. Nasıl ki değişik tohumların filizlenmesi ve ürün vermesi farklı farklıysa, öğretilen şeylerin davranışa dönüşmesi de kişiden kişiye farklılık gösterebilirdi.
Bir çiçeği düşündüm. Çiçeğin cinsine göre, suyuna, Güneşine, ortamına dikkat etmek gerekiyordu. Suyu fazla verildiğinde de, az verildiğinde de çiçek bundan zarar görüyordu. Uygun olmayan ortamlarda çiçek gerektiği gibi büyüyemiyor hatta giderek soluyor veya yapraklarını döküyordu. Demek ki eğitim metodu olarak verilmesi gerekenler çocuğun/öğrencinin ihtiyacına göre ne az ne de fazla olmalı ve zamanında verilmelidir. Ve eğitim için uygun ortam sağlanmalıdır.
Nasıl ki bitkilerin farklılıklarına göre bakımı da farklılık gösterebiliyorsa, öğrenciler de farklı yapıda, karakterde olabilirler. O halde her öğrenci için in iyi metodu da bulmaya çalışmak gereklidir.
Sonra meyvelerinde şekil bozukluğu olan bir elma ağacı düşündüm. Diyelim ki elma ağacımızın meyveleri yamru yumru olmaya başladı. Ziraat mühendisinden yardım istedik. Gelip tahlillerini yaptı ve bazı ilaçlar önerdi. O ilaçları verdiğimizde meyvelerin hemen düzelmesini beklemiyoruz, öbür sene meyvelerin düzelmesini bekliyoruz değil mi? Öğrencide veya çocuğumuzda bazı hatalı veya yanlış davranışlar gördük diyelim. Onları uyardık veya gerekli nasihatleri yaptık. Hemen ertesi günü davranışın düzelmesini beklemek ve bu konuda aceleci, olmak bizi ve muhatabımızı yorar ve ümitsizliğe sevkeder. Yani sabırla hareket etmek gerekir.
Son olarak, diyelim ki, tohumun ekilmesinden bitkinin yetişmesine kadar elimizden gelen her şeyi yaptık. Sonra ne yapıyoruz? Allah Teala'ya tevekkül ediyoruz değil mi? Çünkü onu büyütmek yetiştirmek Allah Teala'ya aittir. Bakarsınız kırağı vurur. Bakarsınız soğuk vurur. Bakarsınız fırtına veya dolu mahveder bu durumda bizim yapacağımız pek bir şey yoktur.
Eğitim de böyledir. Biz elimizden gelen her şeyi usulüne uygun yaptığımız halde sonuç bizim istediğimiz gibi olmayabilir de. O zaman da Allah Teala'nın takdiri deriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder