
Şu duruma çoğu kez tanık olmuşumdur ki,
kişiler siyaseten benimsemedikleri kişilere karşı çoğu zaman adalet kuralına
uyamıyorlar.
Onlarla ile ilgili duydukları dedikodulara
hemen atlayıp sağda solda, konuşuyor
veya sosyal medyada yayıyorlar.
Bu dedikoduların bir kısmı doğru olsa da bir
kısmı iftira, yalan olabiliyor. Bazen de kişinin söylediği söz cımbızlanarak
maksadından farklı anlamda servis ediliyor. İşte o zaman yalanın ve/veya
iftiranın yayılmasına ortak olarak kul hakkına girmiş oluyoruz.
Peki Ahirette bunlardan da sorumlu olacak
mıyız?
-Elbette olacağız. Peygamber efendimiz:
"Her işittiğini başkasına aktarması kişiye yalan olarak yeter"
buyurarak her işittiğimizi, her okuduğumuzu başkalarına yaymanın tehlikesini
haber vermiştir.
Birileriyle alakalı duyduğumuz ve
başkalarına aktardığımız şeyler yalan şeylerse nasıl ödeşeceğiz:
Peygamber efendimizden bizlere ulaşan
"müflis" hadisinden anladığımıza göre; Hesap Günü sevaplarımızdan
onlara verilecek, sevabımız kalmadığında da onların günahlarından bizlere
yüklenecek, böylece hiç kimsenin kimsede en küçük bir hakkı kalmayacaktır.
Demem o ki, eğer dikkatli davranmazsak
sevmediğimiz, oy vermediğimiz kişilere Ahirette sevaplarımızı vermek zorunda
kalacağız
Bence siyasilerin Ahiretteki kazançlarının
çoğu kendisi aleyhinde yalan yanlış konuşan ve yayanlardan alacakları tazminat
(sevaplar) olacaktır.
Duyduğumuz ve okuduğumuz haberlerle ilgili
Rabbimizin şu emrini hatırdan çıkarmayalım:
"Ey
iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu
araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza
pişman olursunuz." (Hucurât : 6)
Fasıkların haberini araştırmamız istendiğine
göre kaynağı belli olmayan haberleri artık sizler düşünün.
Ali USLU - 1 haziran/2018
Konuyla ilgili diğer yazımız:http://www.aliuslu.net/2018/05/nas-suresindeki-hannas-larin.html
Ali USLU - 1 haziran/2018
Konuyla ilgili diğer yazımız:http://www.aliuslu.net/2018/05/nas-suresindeki-hannas-larin.html