Ankara’da öğrencilik yıllarımda kaldığım
bir vakıf evinde, bir yıl İlahiyat ve Siyasal Bilgiler fakültesi
öğrencilerinden oluşan bir evde kalmıştım.
Yıllar önce Tavşanlı'ya yakın ilçelerin
birisinin kaymakamının ismini duyduğumda acaba beraber kaldığımız arkadaş mı?
diye merak edip araştırdım. Ev arkadaşım olduğunu öğrenince, kaymakamlığa
telefon açtım. Şoförü olduğunu söyleyen şahıs telefonu açtı. Kendimi tanıtıp,
kaymakam beyin ev arkadaşı olduğumu söyledim. (Maksadım arkadaşı ziyarete
gitmekti) Biraz sonra tekrar aradım. (Cep telefonları yaygın değildi ve benim
cep telefonum yoktu. Yani dönüş durumu yoktu.)Yine şoförü açtı. Kaymakam beyin
tanıyamadığını söyledi. Tamam dedim ve telefonu kapadım. Kendi adıma değil, ama
o arkadaşın adına üzüldüm.
Öğretmenliğimin ilk yıllarında,
Tarsus'ta aile olarak defalarca birbirimize gidip geldiğimiz bir öğretmen
arkadaş, daha sonra akademisyenliğe geçmişti. Epey sonra, bir öğrencimin
üniversiteyle ilgili bir problemi olmuştu. Prosedürü öğrenmek için arkadaşın
fakültesini arayarak arkadaşa bağlattırdım. Konuşması gayet resmiydi. Sorduğum
soruya lütfen cevap verdiğini fark ettiğimde teşekkür ederek telefonu kapattım.
Kendi adıma değil ama o arkadaşın adına üzüldüm.
Hani Hüseyin Avni Paşa'ya babası:
"Ben sana paşa olamazsın demedim, adam olamazsın dedim" demesi
hesabı, arkadaşın adam olamamasına üzüldüm.
Maalesef bazı kişilerin makam ve
mevkileri değiştikçe kişilikleri de değişiyor.
Bir arkadaş anlatmıştı: “... … .bey
benim komşumdur. Önceleri yolda selamlaşır hal hatır sorardık. Şu makama
geldikten sonra, yolda karşılaştığımızda selam vermez ve konuşmaz oldu. Ne
zamanki o makamdan ayrıldı tekrar selam verip konuşmaya başladı.
Bazıları da zenginleştiğinde kişilikleri
değişiyor. Zenginliklerini kaybettiklerinde tekrar fabrika ayarlarına
dönüyorlar. Böylelerini de biliyorum.
Herkes böyle mi elbette değil. Yukarıda
bahsettiğim makamlardan çok daha üst düzey görevlere gelip kişiliklerinde en
küçük değişiklik olmayan arkadaşları da biliyorum. Veya zenginliğin kendisini
değiştirmediği mütevazi kişileri de biliyorum.
Sohbetlerimde böyle konular için taş
örneğini veririm. Yıllarca kuru yerde sapa sağlam duran taşlar vardır. Ne
zamanki şartları değişir, su, nem veya güneşin etkisiyle dağılır giderler.
Zenginlik, makam-mevki, şöhretin değiştirdiği kişileri bu taşlara benzetirim.
Fakat bazı taşlar yıllarca nehirde
durduğu veya güneş altında kaldığı halde yapılarında en küçük bir değişiklik
olmaz. İşte kişilikleri değişmeyen kimseleri de bunlara benzetirim.
Makam-mevki, zenginlik gibi şeyler
kişinin elbisesi gibidir. Bu gün yeni elbise giyen yarın eski elbise giyebilir.
Veya tam tersi, bu gün eski elbise giyen yarın yeni elbise giyebilir. Önemli
olan insanın kendisidir. Yani şahsiyetidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder