Bilindiği gibi uzun zamandan beri devlet/hükümet politikası olarak okul kitapları öğrencilere ücretsiz veriliyor.
Bu durumun olumlu ve eğitim açısından olumsuz yönlerini belirtmeye çalışayım.
Önce olumlu yönlerini belirteyim.
Eskiden, bir çok yayın evinin
yazdığı ve komisyondan geçen kitaplar okullarda ders kitabı olarak okutulurdu.
Her okul, her ders için istediği farklı yayın evinin yayınını seçebiliyordu.
Okulun ilk haftası öğrencilere
derslerine giren öğretmenleri tarafından ders kitaplarının yazarı ve yayın evi
listesi verilir, öğrenciler ve veliler o kitapçı senin bu kitapçı benim kitap
ararlardı. Bazen de kitapların bir kısmını bir kitapçıda diğerlerini öbür
kitapçılarda bulmaya çalışırlardı. Kitapçılar sınırlı sayıda kitap
getirdiklerinden bazen erken biter, çok getirenlerin de ellerinde kalırdı.
Özellikle büyük şehirlerin
büyük okullarında belirli yayın evleriyle idareciler arasında gizli
pazarlıkların döndüğü şayiası konuşulurdu. ( Rüşvetin belgesi olmaz.)
Bazı kitapçılar kitapları, diğer
malzemeleri (diğer okul malzemeleri, defterler, kalem, kalemlik vb)de oradan
almak şartıyla satarlardı.
Bazı derslerin kitapları
kitapçılarda erken biter. Kitapçı yayın evinden ister. Yayın evi elinde varsa
gönderir, yoksa basılıncaya kadar beklenirdi. Kitapçı kitabın geleceğini
söyler, öğrenci ve veli her gün kitapçıya uğramak zorunda kalırlardı. Bu
durum bazen günlerce devam ederdi. Kitap bulamayan öğrenciler geçen
yıl aynı kitabı okuyanlardan temin etmeye çalışırlardı.
Yayın evleri de haklı,
kitabının ne kadar okulda okunacağını bilmiyor ki ona göre bassın. Fazla bassa
elinde kalacak.
Neticede devlet bu işe el attı
ve öğrenci sayısınca kitapları okullara göndererek meseleyi çözdü.
Bu durumda öğrenci ve veliler
büyük bir sıkıntıdan kurtulmuş oldular. Fakat başka sıkıntılar başladı. Bir
eğitimci olarak gördüğüm sıkıntıları ve çözüm yollarını sizinle paylaşayım.
Mesela:
Öğrenci kitabını
getirmiyor.
Soruyorsun "evladım kitabın
nerede?"
"Kaybettim hocam." veya
"almışlar hocam" dediğinde yapacağınız hiç bir şey yok.
Çocuk gerçekten kitabını
kaybetmiş olabilir veya kaybetmediği halde öyle söylemiş olabilir.
Kitaplar sayılı
geldiği için yedeğini verme şansı da yok. Satılmadığı için "git
kitapçıdan al" deme durumu da yok. O öğrenci sene boyunca kitapsız olarak derse
giriyor.
2- Bir çok öğrenci, kitaplar
bedava verildiği için onları kendi malı gibi görüp korumuyorlar. kıymet
bilmiyorlar.
3- Eskiden çocuklar kitaplarını
para verip aldığından ve kaybettiklerinde tekrar almak mecburiyetinde
olduklarından (babalarından yiyecekleri fırçayı da bildiklerinden) kaybetmemeye
özen gösterirler. Bir de eskitmemeye dikkat ederlerdi. Çünkü yıpranmamış
kitaplar bir sonraki sınıftaki öğrencilere yarı fiyatına satılırdı.
4-Kitaplarını özensiz
kullanmayı alışkanlık haline getiren öğrencilerin bazılar bu alışkanlığı diğer
eşyalarında da gösteriyorlar. Çocuklar tutumlu olmak yerine savurganlığa
alıştırılıyorlar.
Peki bu durumun çözümü yok
mudur?
Aslında küçük tedbirlerle bazı
problemler çözüme kavuşturulabilir.
Mesela kitabını kaybeden
öğrenciler için Milli eğitim yayın evinden ücretli olarak kitap
satılabilmelidir. Kitabın fiyatı biraz da pahalı olmalı ki çocuk kitabına sahip
çıksın.(Eşofmanına sahip çıktığı gibi). Kitap getirmeyen öğrencinin öğretmene
mazereti olmasın.
2. olarak kitaplar öğrenciye
zimmetlenebilir. Sene sonunda teslim alınır, Kaybolmuş veya yıpranmış
kitaplardan öğrenciye zimmet çıkarılır. Böylece öğrenci kitapları korumayı ve
yıpratmamayı öğrenir ki bu sayede çok güzel alışkanlıklar kazanmış olunur.
3. Olarak yıpranmamış kitaplar
öbür sene kullanılmak üzere saklanır. Bu sayede daha az kitap basılır ve çok
önemli bir milli servet boşa gitmemiş olur.
Moldavya'daki Türk okuluna öğretmen olarak giden bir hemşehrimiz orada kitaplar öğrencilere zimmetlendiği için kitapları çok özenle koruduklarını ve bir kitabın senelerce okutulduğunu anlatmıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder