Peki
başarının amacı nedir? Tek başına başarı yeterli midir? Başarıdan daha değerli şeyler var mıdır?
Başarılı
olmaktan beklentiniz çocuğunuzun ileride iyi bir iş ve aile kurması, kendisine
, ailesine ve topluma faydalı bir birey olması ise lütfen yazımızı okuyunuz.Öğretmenlikte 32. yılındayım.
Değişik kademelerde değişik okullarda çalıştım (4. sınıflardan lise sonuncu sınıflara kadar. değişik ilköğretim ve değişik liselerde)
Tavşanlı'ya geldiğim yıllarda okuttuğum öğrencilerimin bir çoğu kırkının üstünde.
Yani bir çok öğrencimin öğrencilik yıllarından itibaren hayatlarını az çok biliyorum.
İyi bir gözlemci sayılabilirim. Bu zaman zarfında şunları gözlemledim:
Okul hayatında da sonraki hayatında da başarılı kimseleri tanıyorum.
Okul hayatında çok başarılı olup, gündelik hayatta dibe vuranları biliyorum.
Okul hayatında başarısız olup, ticaret hayatında ve gündelik hayatında başarılı kimseleri tanıyorum.
Okul hayatı da sonraki hayatı da başarısız
ve problemli kimseleri de tanıyorum.
Şimdi
sizlere öğrencilik hayatı başarılarla dolu, sınavlarda derece yapan bir
öğrencimden bahsedeceğim. Bu öğrencimiz, ailesinin ilgilendiği, öğretmenlerinin ilgilenip değer verdiği, girdiği sınavlarda derece yapan bir öğrenci. Okuduğu okulların ve öğretmenlerin gözdesi bir öğrenci.
Bizler hem öğretmenler hem veliler başarıyı bazen gereğinden fazla yüceltiyoruz. İşte bu başarısı gereğinden fazla önemsenmiş ve ilgi odağı olmuş öğrencilerimiz (sağlıkçıların ilaç için kullandıkları deyimle söylersek ilgide doz aşımı almış öğrencilerimiz)hayatın merkezine kendisini oturtuyorlar. Çevresindeki kişileri anne-baba dahil birer teferruat gibi, kendisine hizmet etmek için yaratılmış varlıklar gibi görmeye başlayabiliyorlar.
Bunların bir özelliği de vefa duyguları pek olmamasıdır. Çünkü yaptığınız her şey yapmanız gereken görevleriniz arasında görülür. o öğrenciden çok daha az ilgilendiğiniz bir öğrenci ise çok daha vefalı olabilir.
Bu öğrencimiz de maalesef böyle olmuş. Ailesinden aldığım bilgilere göre onu memnun etmek çok zor artık. Çünkü o kraliçe gibi büyütüldü, çevresi tarafından o kadar pohpohlandı egosu o kadar şişirildi ki, ayakları yerden kesildi. Kimseyi beğenmiyor. Dediği olmadığında en küçük şeylerde bile ailesinin burnundan getiriyormuş.
Halbuki "kontrolsüz güç, güç değildir." Bir kişi yükseldikçe tevazu'u artmıyorsa, kibri büyüyorsa, o kişi motoru güçlü fakat frenleri zayıf bir arabaya benzer. Ne zaman nereye toslayacağı bilinmez.
Şimdi üniversitede okuyor. Okuduğu okul iyi
bir okul olmasına rağmen beklentisinden biraz düşük olduğu için memnun değil.
Bu tür başarılı olduğu için kendini Dünyanın merkezine oturtan tipler hem kendisi için hem de
çevresi için sıkıntılı tiplerdir. Maalesef bundan sonra da büyük ihtimalle
böyle olacaktır. Evlenirse evlendiği kişilerin burnundan getirecek, iş hayatına
atılırsa da özellikle maiyetinde
çalışanların burnundan getirecektir.Peki niçin bu hale geliyor başarılı çocuklarımız?
Güzel ahlaklı olmanın başarılı olmaktan daha önemli olduğu öğretilip kavratmatılmadıkça bu kaçınılmazdır.
Bu sadece sözle de olmaz bunu
hissettirmek de gerekir.
Bir öğretmen
başarılı fakat kaprisli, uyumsuz bir öğrencisine, güzel ahlaklı, çevresiyle
uyumlu bir öğrencisinden daha fazla değer veriyorsa, bahsettiği güzel ahlak
sadece sözden ibaret kalacaktır.
Bir anne-baba çocuğun notlarını
davranışlarından daha fazla önemsiyorsa, veya çocuğun böyle hissetmesini sağlıyorsa, çocuk için notlar, davranışlardan daha
önemli olacaktır.
Bir anne-baba çocuğunun başarısı için okul
haricinde özel dersler aldırdığı halde karakter ve ahlak eğitimi için özel
gayreti yoksa çocuk ister istemez sadece başarıya odaklanacaktır.Ebeveynler, Çocuğu derslerden biraz düşük not aldığında telaşlanıp çareler aradığı halde, ahlaka ve dine aykırı davranışlarını gördüklerinde "ileride düzelir "diyerek boş veriyorlarsa çocuk için nelerin daha önemli olduğunu öğretmiş olurlar.
"Hiç bir baba çocuğuna güzel ahlaktan daha iyi miras bırakamaz" buyurarak karakter eğitiminin önemini bizlere bildirmişlerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder