YARIM ASRI DEVİRDİK.
Yaşımız yarım asrı birkaç yıl geçti. Bizim kuşak hiçbir devirde olmadığı
kadar olaylara şahit oldu.
Küçüklüğüm elektrik ve evlerde suyun olmadığı bir köyde geçti.
Öküz arabasını da kullandık traktör de.
İlkokulu köyde okuduk. Üniversiteyi Başkentte.
Evlerinde radyo olanların hayranlıkla bakıldığı devirleri de gördük.
Çocukların cebinde akıllı telefonların olduğu dönemi de.
Doğu Almanya ve Batı Almanya arasındaki Berlin Duvarı'ndan atlamaya çalışan
insanların öldürüldüğünü de gördük Berlin Duvarı'nın yıkılışını da.
Sovyetler Birliği dönemini de gördük Sovyetlerin dağılışını da.
Emperyalist ülkelerin güçsüz ülkeleri nasıl sömürdüğünü, sömürmek
istedikleri ülkelere hangi bahanelerle girdiklerini gördük.
Amerika’nın, Irak’a demokrasi getireceğiz bahanesiyle girdiğini sonraki
dönemde nasıl bir Irak oluştuğunu da gördük.
Batılı ülkelerin, " insan hakları" derken, sadece kendi
insanlarını kastettiğini gördük.
Binlerce sivil Boşnak müslümanın sırp canilerince toplu halde öldürüldüğünü
ve batı dünyasının buna seyirci kaldığını gördük.
Birleşmiş Milletlerin sadece belli ülkelerin menfaatini koruduğunu, Müslüman
ülkelere karşı kör ve sağır olduğunu gördük.
Arap baharı diye çıkıp arapların diktatörlerden kurtulduğunu zannettiğimiz
dönemden diktatörleri mumla arar duruma geldiklerini gördük.
Mısır’ın, Libya’nın ,Suriye’nin düşürüldüğü durumu gördük.
Ülkemizde seksen öncesi ,vatandaşlarımızın
nasıl kutuplara ayrıldığını, hatta birbirinden nefret ettirildiğini , sağ-sol
kavgasında nice gençlerin yitirildiğini en verimli çağlarının kavga gürültüyle
veya hapislerde geçtiğini gördük.
Bir dönem insanımızın laik-dindar diye kutuplaştırıldığını, başörtülüyle
derslere girmeye çalışan üniversite öğrencilerinin coplandığını da gördük,
liseye başörtüyle girmelerini de.
Çorum ve Kahramanmaraş’ta alevi –sünni gerginliği çıkartılıp birçok insanın
öldürüldüğünü, evlerinin kundaklandığını gördük.
Sivas’ta provakasyon yapılıp madımak otelinin yakıldığını 37 kişinin
hayatını kaybettiğini, hemen arkasından Başbağlar köyünden 33 sünninin köy
meydanına toplanıp öldürüldüğünü gördük.
PKK nın doğuda çıktığı yıllardan bu güne kadar neler yaptığını, bu terör
örgütünün yaptıkları sebebiyle ülkemizin maddi-manevi kayıplarını gördük. Bu
örgütün hangi ülkelerce desteklendiğini gördük.
Yetmişli yıllardan itibaren faaliyet gösteren, hizmet hareketi olarak
toplum tarafından kabul gören Fethullah Gülen hareketinin FETÖ’ye dönüşümünü
gördük.
İnsanımızın maddi ve manevi gayretlerinin din adına sömürüldüğünü hatta
ülke düşmanlarına peşkeş çekildiğini gördük.
Muhtıralar, darbeler gördük. Altı milyon küsür oy almış, iktidardaki bir
partinin sudan bahanelerle kapatıdığını gördük.
Türkiye'nin dostlarımızca(!) Türklere bırakılmayacak kadar önemsendiğini
gördük.
1984 yılında Ankara’da göz muayenesi olabilmek için akşam saat beşte sıraya
girip, hastane bahçesinde yatıp ertesi gün ikindiye yakın muayene olduğumuz
zamanı da gördük, randevulu zamanları da
Tavşanlı’da ve Türkiye’nin bir çok yerinde önce doktorun özel muayenesine
gidip paralı muayene olduktan sonra devlet hastanesine gidip aynı doktara ilaç
yazdırıldığı, özele gidilmediğinde doğru dürüst muayene yapılmadığı zamanları
da gördük. (Böyle yapmayan ehl-i insaf doktorlar da vardı, ama azınlıktaydı)
Otobüslerde sigara içilmesinden dolayı işkenceye dönen yolculukları gördük.
Her grubun, siyasi partilerin ve çeşitli oluşumların içerisinde
samimi insanlar olduğu gibi, menfaatçilerin olduğunu da gördük.
Daha çook şeyler gördük.
Artık aklım duygularımın önünde gidiyor. Olaylara siyah- beyaz diye bakmıyorum.
Grinin tonlarına göre de değerlendiriyorum.
EN KÖTÜ YÖNETİMİN BİLE, KURALLARIN İŞLEMEDİĞİ (BAŞIBOZUK) BİR DÜZENDEN DAHA
İYİ OLDUĞUNU ANLADIM. Çünkü: Yönetim zaafiyeti olan ülkelerde insanların can,
mal ve namuslarının güvencede olmadığını gördüm.
Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmanın ne demek olduğunu görerek
öğrendim.
İç savaş çıkmış ülkelerin güçlü ülkelerin oyuncağı olduğunu gördüm.
İç savaş olan ülkelerde hiçbir tarafın kazanmadığını. Ülkelerinin harabeye
döndüğünü gördüm.
Yıkmanın kolay olduğunu, yapmanın zor,ve zaman aldığını öğrendim. Bunun
için yerine daha iyisini getirme konusunda iyice emin olmadan her konuda
mevcudun korunması gerektiğini anladım.
“Eğer şükrederseniz (nimetlerimi) artırırım” ayet-i kerimesini, toplum düzeniyle alakalı da düşünüyor ve daha iyi anladığımı düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder