MEDİNE-İ MÜNEVVERE/ UMRE NOTLARI-9


Medine'ye vardığımızda görevliler bize otelimizi gösterdiler. Eşyalarımızı otelle yerleştirdik. Yürüme mesafesiyle çok uzak olmayan Mescid-i Nebiye gidip Peygamber Efendimizin kabrini ziyaret ettik. Mescid içerisinde bulunan Efendimizin kabri demir parmaklıllarla muhafaza altına alınmıştı.
Peygamber Efendimiz mescide bitişik sayılacak kadar yakın olan Hz. Ayşe annemizin hücresinde vefat etmişti. "Peygamberler vefat ettikleri yere defnedilirler "hadisi gereği Efendimizi oraya Hz. Ayşe annemizin hücresine (duvarları kerpiçten üzeri hurma dallarıyla örtülmüş tek oda) defnettiler. Daha sonra Hz. Ayşe annemizin babası olan 1. Halife Hz. Ebubekir efendimiz vefat ettiğinde Onu da oraya defnettiler.
2. Halife Hz. Ömer Efendimiz halifeliği sırasında namaz kıldırırken bir kölenin suikastıyla ölümcül yara almıştı. Yaralıyken Hz. Ayşe annemize haber göndererek vefat ettiğinde Efendimizin yanına defnedilmek için izin istedi. Hz. Ayşe annemiz kalan bir kişilik yeri eşi ve babasının yanına defnedilmek için kendisine ayırmış olduğunu söyleyip bu hakkından feragat ederek Hz. Ömer'e izin verdi. Kısa süre sonra Hz. Ömer o yaranın etkisiyle şehit oldu. Onu da oraya defnettiler. Yani Peygamber efendimizin kabrinin bulunduğu mekanda Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer efendilerimizin de kabirleri bulunmaktadır.
Peygamber efendimizin kabrini ziyaret ederken 1. ve 2. İslam halifelerinin kabirlerini de ziyaret etmiş olduk.
Peygamberimizin "Evimle minberim arası Cennet bahçelerinden bir bahçedir" hadisinden dolayı o bölüme Ravza-i mutahhara yani temiz bahçe denilmiştir.
Kabrin yanında bulunan Efendimiz zamanındaki mescidin yeri yuvarlak sütunları yeşile boyanarak belli edilmişti. Hemen sonraki bölümdeki yuvarlak mermer sütunların olduğu mekan bir kısmı önceden yapılmışsa da son şeklini atalarımız Osmanlılar tarafından verilmiştir. Hatta sütunun birisinde Osmanlı tuğrası bulunuyordu.
. Ondan sonraki mimari yapısı farklı bölüm suudlular tarafından yapılmış. Bizim 88 de gittiğimizde suudluların yaptığı bölüm çok büyük değildi. Sonraki gidişimizde bu bölümler sağ, sol, ve arka tarafa doğru devasa boyutlarda büyütülmüştü. Fakat 88 deki kapıların üst kısımlarına dokunulmadığı için önceki mescidin sınırları oralardan anlaşılabiliyor.
Medine'nin hoş bir havası vardı. geceleri Mekke'ye göre biraz daha serindi.
Beş vakit namazımızı Mescid-i Nebide kılmak için gayret gösterdik. İlk zamanlar öğrenciler yolu öğrenene kadar mescide beraber gelip gittik. Yolları öğrendikten sonra beraber geldik fakat giderken çocuklar kendi gruplarıyla serbest takıldılar.
Yukarıda bahsettiğim şimdikine oranla oldukça küçük sayılan mescidin hemen etrafında hediyelik eşyalar satan küçük dükkanlar, dükkanlardan sonra dar sokaklar ve sokaklarda bir veya iki katlı küçük veya orta seviyede dükkanlar vardı.
Sonraki gittiklerimizde mescid o kadar büyütülmüştü ki dükkanların olduğu yerler mescide dahil edildiği gibi ayrıca mescidin etrafındaki çok büyük alan da mescidin avlusu olarak mescide dahil edilmiş dolayısiyle mescidin alanı çok büyütülmüştü. İnternetten öğrendiğim bilgiye göre 670 000 kişi aynı anda namaz kılabiliyormuş.
O zamanki mescidden çıkıp dükkanları geçtikten sonra hurma pazarıyla arasında tarlalar vardı. Şimdi aralar tamamen iş yerleri, ev ve otellerle dolmuş vaziyette.
Önceden mescidin kenarlarında sadece küçük işyerleri var iken. Şimdi mescidin sınırları dışında her taraf yüksek oteller ve işhanlarıyla doldurulmuş.
Devam edecek inşaallah...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

MANŞET!

RÖPORTAJ

 https://youtu.be/Wo_cX-JKGWU?si=O2IpQY7RbOpsRdhV