Ticaretle uğraşan yakınlarımdan birisi, yıllar önce, ticaret için gittiği şehirlerden birisinde, bir yerlerde otururken bir şahısla tanışmışlar. Şahıs güngörmüş/ bilge bir kişiye benziyormuş. Yakınımın ticaretle uğraştığını öğrendiğinde sormuş:
-Beyefendi bir tüccarın ticari namusu nedir? Ne kadardır?
Adam demiş ki: "Bir tüccarın ticari namusu sermayesi artı mal varlığıdır. Ve tüccar ancak mal varlığı kadar ticari anlamda namuslu olur."
Bizimkisi biraz şaşırmış tabi ki.
Adam anlatmaya devam etmiş:
Diyelim ki siz bir yerden veresiye mal aldınız ve onu veresiye sattınız. Sattığınız şahsın başına olumsuzluklar geldi parayı size ödeyemedi. (Veya işleriniz ters gitti mal heder oldu) O durumda siz ne yapacaksınız? Şayet yeterli sermayeniz yoksa borcunuzu nasıl ödeyeceksiniz?
Bu durumda eğersiz dürüst ve namuslu bir kimse iseniz alacaklınıza şunu diyebilirsiniz:
"Beyefendi başıma şu haller geldi bu sebeple size olan borcumu zamanında ödeyemedim. Fakat benim arsam var, arabam var, evim var, bahçem var... yani her ne var ise ben bunları satıp size olan borcumu ödeyeceğim bana biraz müsade edin.
Bu durumda karşıdaki kişi size müsade eder. Siz de elinizdekileri satıp borcunuzu ödersiniz. Peki mal varlığınız da yoksa istediğiniz kadar dürüst olsanız bile borcunuzu ne ile ödeyeceksiniz?
Diyelim ki, sizin yüz milyar borcunuz var. Mal varlığınız elli milyar. İstediğiniz kadar dürüst de olsanız elli milyarı nasıl ödeyeceksiniz? Demek ki sizin ticari namusunuz elli milyar imiş.
Yani kişinin ticari namusu sermayesi artı mal varlığı kadardır."
Adamın bu konuşması yakınımın çok hoşuna gitmiş ki bana bir kaç kez bu olayı anlattı. Benim de genel manada hoşuma gitti. Ben de sizlere aktarayım dedim. Belki okuyanlardan birilerine faydası dokunur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder