Yaşanmış ibretlik olaylar küçüklüğümden beri
hep dikkatimi çekmiştir. Dinlediğim bu tür olaylar hala hafızamdadır. Yeri
geldiğinde de çevremle paylaşırım.
Bu
olaylardan birisi de rahmetli dedemin bana anlattığı şu olaydı:
Tavşanlı’nın
yakın köylerinden birinde av tüfeğiyle bir cinayet işlenir. Olayın faili tesbit edilemez.
Maktulün, aynı köyden Osman isminde (dedemin
de tanıdığı) bir hasmı varmış. Osman isimli şahıs olay günü av tüfeğiyle
cinayetin işlendiği yere yakın bir mevkide görülmüş. Dolayısıyla Osman, zanlı
durumuna düşmüş. Bu şahıs hasmıyla tartıştığı bir sırada o anki psikolojiyle
“seni geberteceğim” gibi tehditkar sözler de söylemiş imiş. Bu sözler de
aleyhinde delil olarak kullanılmış. Neticede mahkeme, cinayeti onun işlediğine
hükmetmiş ve Osman isimli şahıs cinayetten hüküm giymiş.
Osman
hapishanede yatarken bir dostu ziyaretine gitmiş. Sohbet esnasında Osman,
arkadaşına demiş ki:
-Arkadaş!
sana bir itirafta bulunayım. Öldürülen şahsı sevmezdim, aramızda husumet vardı.
Ama onu ben öldürmedim. Kimin öldürdüğünü de bilmiyorum. Yalnız başka bir
mesele var. Ben yıllar önce Yaylacık dağında bir şahsı öldürmüştüm. Hiç bir
delil de bırakmamıştım. O cinayet faili meçhul olarak kalmıştı. Herhalde ben o
suçun cezası olarak cezaevindeyim.
Gördüğümüz gibi bazen adalet farklı şekillerde
de tecelli edebilir.
Bir de şöyle bir söz vardır. “Allah Teala
imhal eder, fakat ihmal etmez” diye . Yani: “Allah Teala mühlet verir ama ihmal
etmez.”
Tabii bu
işin bu aleme bakan kısmı. Zaten öbür alemde kim ne yaptıysa ve niçin yaptıysa
ortaya çıkacak. Çünkü o gün kimsenin yaptıklarını gizleme ihtimali yoktur.
Zilzal
suresinde buyurulur ki: "Kim zerre
kadar iyilik yapmışsa onu görür; Kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu
görür."
Diğer yazılarımız için: www.aliuslu.net
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder