
Köyüne olan özlemi günden güne artan derviş, bir yaz günü çocukluğunu geçirdiği köyüne gitti. Babadan kalan mütevazi evde bir kaç gün kalıp, akraba ve dostlarını görmek, hem de eski anılarını tazelemek istiyordu.

Dervişin çocukluğundan itibaren burada en çok dikkatini çeken şey, gök yüzündeki yıldızlar olurdu.
Hele yalnız olduğunda, uzun müddet gökyüzüne bakar, gözleri yıldızları temaşa ederken hayallere dalardı. Bazen de yıldızların uzaklığını düşünürdü. O zamanlar yıldızları küçük birer ışık olarak düşünürdü.
Arkadaşlarıyla harman yerine vardıklarında müsaade isteyip çocukluğundaki gibi yatmak istediğini söyledi. Hep beraber sırt üstü yatıp gök yüzünü seyre daldılar.
Arkadaşlarıyla sohbet ederken bir ara sohbetten koptu gökyüzünün ahengine kendini kaptırdı.
Küçükken küçük birer ışık olarak düşündüğü yıldızların güneş büyüklüğünde hatta güneşten çok daha büyük birer ateş kütlesi olduğunu düşündü. Şu anda gördüğü bazı yıldızların ışığının dünyamıza birkaç bin yılda ulaşabildiğini düşündü.
Vakıa Suresi'ndeki yıldızlarla ilgili ayeti düşündü. Mealen “Yıldızların yerlerine andolsun ki siz bunun ne kadar büyük bir yemin olduğunu keşke bilseydiniz.” diyordu.
Yıldızların yerlerini düşündü. Kafası bir noktaya geldi duracak gibi oldu.
Ezberindeki şu iki ayet mealini düşündü.

"Onlar ayakta dururken, otururken, yatarken hep Allah’ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler: "Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın, seni tenzih ve takdis ederiz. Bizi cehennem azabından koru!(Âl-i İmrân : 191)"
Uzay bilimleriyle ilgili bir dergide uzayla ilgili bilgiler okurken özet olarak şunları öğrenmişti. Evrende tahminen üç yüz milyar galaksi vardır. Her galakside iki yüz milyar yıldız vardır. İşte Güneş de bu milyarlarca yıldızdan sadece birisidir. Yıldızların bir çoğu da Güneşten oldukça büyük kütleye sahiptirler. Güneşin hacmi bir milyon dünyayı içine alacak büyüklüktedir.

Aslında her şey hareket halindeydi fakat insan farkedemiyordu.
Dünyadaki ülkeleri , kendi ülkesini düşündü. Sonra yaşadığı yeri düşündü. Sonra da kendisini düşündü. Kendisini ve yaşadığı yeri hacim olarak evrene oranla sıfır olarak düşündü.
Kendini toparlayıp söylediklerini hayalinde canlandırarak şöyle tesbihatta bulundu:
"Allahım! Yarattığın galaksiler sayısınca Sübhanallah.
Her galaksideki yıldızlar ve gezegenler sayısınca Sübhanallah.
Bu yıldız ve gezegenlerdeki atomlar sayısınca Sübhanallah.
Her atomun elektronları sayısınca ve onların hareketleri sayısınca Sübhanallah.
Kainattaki seni tesbih eden canlı-cansız varlıkların tesbihatı adedince Sübhanallah."