ÖĞÜT VERMEDEN EĞİTEBİLMEK.

EĞİTİMDE GÜZEL ÖRNEKLER-2 (ANADOLU İRFANI)
TEMA Vakfı başkanı, Sayın Hayrettin Karaca'yı yıllar önce bir TV programında dinlemiştim.
O küçükken, annesi yemek yaptığında, bazen komşularına, özellikle yoksul veya yaşlılara yemek gönderirmiş. Gönderirken çok kısık bir sesle dermiş ki:
"Hayrettin! Bunu al falan teyzeye ver gel."
Hayrettin bey diyor ki:
Ben annemin konuşma tarzından bu işin çok gizli tutulması gerektiğini anlardım ve öyle yapardım.
Oysa annem o konuşmayı kısık sesle yaparken evde zaten üç kişi bulunuyorduk. Annem, babam ve ben. Dolayısıyla konuşmayı hepimiz duyuyorduk. Fakat O, kısık sesle konuşarak yapılan iyiliğin gizli yapılması gerektiğini bana öğretmiş oluyordu.

İrfan sahibi bu Anadolu kadını, hem iyilik yapıyor hem de  bu davranışıyla çocuğuna şunları öğretiyordu.
1-İyilik yapmayı, infak etmeyi, zayıflara karşı duyarlı olmayı öğretiyor.
2-İyiliğin nasıl yapılması gerektiğini öğretiyor.
3- Komşuluk hak ve sorumluluklarını öğretiyor.
 

HABER DEĞERİ TAŞIMAYAN GÜZELLİKLERİMİZ

   Maalesef bir şeyin haber değeri olması için olumsuz şey olması gerekiyormuş gibi haberlerin çoğu olumsuz şeylerden oluşuyor.

Haberleri izlediğimizde çevremizdeki her şey olumsuzmuş gibi bir duyguya kapılıyoruz. Halbuki her gün, çevremizde ve ülkemizde haber değeri taşımayan binlerce güzel şeyler de oluyor.

Mesela:

HER ERKEK MERHAMETSİZ VE SORUMSUZ DEĞİL.

Bu gün milyonlarca erkek evine helal rızık götürmek için işine gitti. Dürüst bir şekilde işini yapıp evine çoluk-çocuklarının yanına döndü. Yorgunluğuna rağmen gülümseyerek onları mutlu etmek için gayret gösterdi.

HER ANNE ACIMASIZ DEĞİL.

Bu gün on binlerce anne bebeği için fedakarlık yaptı, gece uykusunu böldü. Gündüz özgürlüğünden gezmesinden fedakarlık yaparak bebeğiyle ilgilendi.

Diğer çocuklarının iyi insan olması için gayret gösterdi.

HER KADIN SORUMSUZ DEĞİL.

Bu gün on binlerce hanım kardeşimiz, evini derleyip toparladı eşi ve çocukları için yemekler yaptı onların çamaşırlarını yıkayıp ütüledi.

  HER SÜRÜCÜ TRAFİK MAGANDASI DEĞİL.

Bu gün on binlerce sürücü trafik kurallarına uyarak, başkalarının hakkını gözeterek yolculuk yaptı.

HERKES YALANCI /SAHTEKAR DEĞİL.

Bu gün binlerce kişi kendine saygısından ve ahlaki ilkelerine bağlı olduğu için doğru konuştu her türlü hileden uzak durdu. Satış yaparken ve parasını alırken hak geçirmemeye gayret gösterdir.

HER ÇOCUK İSYANKAR DEĞİL.

Bu gün on binlerce çocuk anne-babasının hatırını kırmamak için gayret gösterdi. Onlara sevgi ve saygı cümleleriyle hitap etti. Uzakta olanlar telefonla aradı.

HERKES VEFASIZ DEĞİL.

Bu gün binlerce kişi eşini-dostunu hocasını telefonla arayıp  hatır sordu. Bazıları ziyaret ettiler.

HERKES MENFAATÇİ DEĞİL.

Bu gün binlerce kişi hiç bir maddi beklentisi olmaksızın birilerine selam verdiler, hal-hatır sordular. Dertlerini dinleyip çare olmaya çalıştılar. Bila bedel STK larda görev aldılar.

Yüzlerce kişi yaşlı, kimsesiz veya yardıma muhtaçlara yardım ettiler.

Yine binlerce kişi memleketin ilerlemesi için kafa yorup, gayret gösterdiler.

İŞİNİ DÜRÜST YAPANLAR

Bu gün milyonlarca işçi, memur, amir, işine zamanında gidip yapılması gereken işleri yapmak/yetiştirmek için gayret gösterdiler.

On binlerce sağlık çalışanı hastalarına yardımcı olmak için samimi olarak gayret gösterdiler. On binlerce hasta ve hasta yakını sağlık çalışanlarına teşekkür ettiler arkalarından onlar için dualar ettiler.

Yüz binlerce öğretmen ve öğretim görevlisi öğrencilerine bir şeyler verebilmek için a’zami gayret gösterdiler.

Örnekleri çoğaltabiliriz…

TOPLUMDAKİ İĞRENÇ KOKULAR

   Usulüne uygun muhafaza edilmeyen gıdaların bozulduğunu hepimiz müşahede etmişizdir. Hele bu gıdalar hayvansal gıdalarsa, kötü, hatta iğrenç kokular yaymaya başlarlar.
Yine hepimiz biliriz ki bozulan gıdaların kötü kokuları bozulmanın sebebi değil sonucudur.
Toplumumuzda infial uyandıran olaylar da ( kadın cinayetleri, taciz ve tecavüz olayları v.s) toplumdaki bozulmanın sonuçlarıdır.
Nasıl ki gıda maddeleri bozulduğunda sonuca değil sebeplere odaklanıyor isek, bu tür olaylarda da sebeplere odaklanmalıyız.
Toplumsal problemlerin sebepleri çok karmaşık olabilir. Dolayısıyla çözümleri ve alınacak tedbirler de çok kolay olmayabilir.
Daha önemlisi bu gün uygulamaya başladığımız tedbirlerin neticelerini görmek  birkaç yıldan fazla zaman alabilir.
Çözüm önerisi:
Toplumsal problemler ve sebepleri, sahalarında  yetkin olan psikologlar, sosyal bilimciler, siyasetçiler, hukukçular, eğitimciler, din adamları, gazeteciler  vb. tarafından  aceleye getirilmeden  objektif bir biçimde tartışılmalı en azından uzlaşılan maddeler uygulamaya konulmalıdır.
Üniversiteler bu konuda öncülük yapıp belirtilen grupları bir araya getirip çalıştay düzenleyebilirler.
NOT:
Kişilerin veya grupların, olayların sorumlusu olarak birbirlerini suçlaması ve  olaylara ideolojik yaklaşılması  çözümün önündeki engellerdendir.
    Ali USLU- 26/08/2019-TAVŞANLI

GENÇDİK, SAMİMİYDİK...

GENÇDİK,
Samimiydik.
Davamız vardı ve davamıza adanmıştık.
Düşüncelerimiz gayet netti.
Beyaz ve siyah vardı zihnimizde. Beyaz haricindeki bütün gri tonlar, siyahtı bizim gözümüzde.
Bütün problemlerin çok basit çözümleri vardı. Biz buna bütün kalbimizde İnanmıştık.

Aradan çok yıllar geçti.
Çok şeyler yaşadık ve gördük.
Hayal kırıklıklarımız çok oldu.
Uzaktan "büyük" gördüklerimizin bir çokları yaklaştıkça küçüldüler gözümüzde.
Dava adamı bildiklerimizin birçoğuyla hedeflerimizin (davalarımızın) farklı olduğunu fark ettik.
Artık beyaz aramıyoruz.
Gözlerimiz beyaza yakın gri görünce seviniyor.
Problemlerin çözümünün çok basit olmadığını da yaşayarak kavradık.

Eski heyecanımız yok artık,
Toptan kabul ve toptan ret yok söylenilenlere karşı.
Söylenenleri ve eleştirileri filtreden geçiriyoruz zihnimizde.
Grinin tonlarına göre değerlendiriyoruz ekser insanları.

Gençlik heyecanımız yok, fakat;
Çok şükür imanımız var.
Allah'a güvenimiz var.
Şahıslara bağlı olmayan bir davamız ve dava şuurumuz var.
Hiç kimseye kiralanmayan akıllarımız var.
Zalimlere kinimiz, mazlumlara dualarımız var.
Az da olsa, dünyalık hiçbir beklentisi olmayan  inanmış insanlarımız var.
Samimiyetimiz var.
Ve ümitlerimiz var.
Ali USLU/ 16 Ağustos 2019- TAVŞANLI

ŞEYTAN SİZLERİ EN ÇOK HANGİ YÖNDEN KANDIRMAYA ÇALIŞIYOR?

MİNİ ANKET

Seytan sizin yanınıza en çok hangi kapılardan girmeye çalışıyor?
Şeytanlar, herkese aynı biçimde yaklaşmazlar.

Malumdur ki düşmanlar da, işgal etmek istedikleri bölgelerin önce zayıf alanlarını keşfederler ve oralardan hücuma geçerler.

Şeytanlar da bizim düşmanınız olduğundan bizim zayıf yerlerimizi tespit edip oralardan bizi etkilemeye ve ifsad etmeye çalışırlar.
Bizler zayıf taraflarımızın farkına varırsak oraları güçlendirme ihtimalimiz vardır.

Şeytanların en çok kullandıkları kapılar şunlardır:
a)Kibir kapısı:  Kendini üstün görmek, veya birilerini küçük görmek. (Makam-mevki, mal-mülk, yetenek, ilim-bilgi, güç kuvvet, güzellik-yakışıklılık gibi sebeplerle)
b)Şehvet kapısı.(Özellikle gözlere sahip olamamak, internette dinen yasak alanlara girmek gibi şeyler dahil)
c)Hırs kapısı.
d) Ucup kapısı. (Kendini beğenme, kendini bir şeyler zannetme –Güzelliklerin Allah’tan geldiğini unutma.)
e) Gıybet ve dedikodu kapısı.
f) Alay etme, dalga geçme kapısı. (Bunun alt yapısında da kibir vardır.)
g) Tembellik kapısı. (Özellikle farz ibadetleri yapma konusundaki tembellik)
h) Geçimsizlik kapısı: Küçük problemleri büyütmek. Kırıcı ve kaba konuşmak, hakaret etmek gibi)
ı) Adaleti gözetememe kapısı.
i)...
Bu şıkları çoğaltabiliriz. Cevaplarınız sizde saklı kalsın. O şıkları tedavi için yollar arayınız.

MANŞET!

BIÇAĞI KARNINA Bİ SAPLARSAM...

Karşılaştığım ibretlik olayları pek unutmam. Kendimce ders çıkarmaya çalışırım. Bu gün, yaşadığım ibretlik (veya öyle algıladığım) bir olayı...