TORUN TERAPİSİ


   TRT Belgeselde yaşlılarla ilgili bir belgesel izledim.

İngiltere'de, yaşlıların kaldığı bir huzur evindeki gönüllülerle aynı sayıda dört yaş grubu çocuklar üç aylık bir sürede gündüzleri beraber oluyorlar.

Beraber etkinlik yapıp, beraber öğle yemeği yiyorlar .Kısa sürede çocuklar ile büyükler kaynaşıyorlar, birbirlerini seviyorlar.

   Üç ayın sonunda yaşlıların fiziksel ve ruhsal durumlarında gözle görülür biçimde iyileşmeler oluşuyor. Ayrıca çocuklarda da empati duygularının artması,sosyalleşmeleri, kendine güvenlerinin artması gibi olumlu gelişmeler tesbit edildi.

Programı izlediğimde eski aile yapımızı düşündüm. Üç-dört neslin aynı ortamı paylaştığı evlerimizi.

Kuşakların tecrübe aktarımının olduğu, çocukların bakıcıya bırakılmadığı, dede ve ninelerin torunlarıyla mutlu olduğu kültürümüzü.

Yaşlılarla beraber olmak torunları mutlu ederken, onlar farkına varmadan torunlar da yaşlıları terapi ediyorlarmış meğer.

   Geldiğimiz noktada eskiye dönüş imkansız. Zaten gerek de yok. Çünkü o yapının da bazı sorunları vardı. Fakat dede-nine ile torunların sıkça beraber olabileceği, birlikte vakit geçirebilecekleri formüller bulmalıyız. (En azından imkanı olanlar için)

İNCİTMEMEK VE İNCİNMEMEK ÜZERİNE...

 Birkaç gün önce arabada Erkam Radyo dinliyordum.

Osman Nuri efendi tatlı tatlı anlatıyor, manevi yolculuktan bahsediyor. Diyor ki:

"Bu yolun başı incitmemek sonu incinmemektir".
Bu cümle çok dikkatimi çekti ve üzerinde epeyce düşündüm. Ne kadar derin anlamı var...
İncitmemek kolay. Gerçekten kolay. İnsanlarla ilişkilerinize biraz dikkat ettiğinizde mesele halloluyor.
Fakat incinmemek öyle değil.
Bugün tecrübeyle anladım ki incinmemek hiç de kolay değil.
"Muhatabın ağzı torba değil ki büzesin!"
İnşallah bir gün bizler de incinmeyenlerden oluruz.

EŞLER ARASINDAKİ ANLAŞMAZLIKLARDA KUR'AN-I KERİMİN TAVSİYESİ

 Eşler arasındaki problemler büyüyüp iş ayrılmaya doğru gittiğinde Kitabımız bize aşağıdaki ayete göre hareket etmeyi tavsiye eder :

"Eğer karı-kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da onları uzlaştırır. Şüphesiz, Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdardır." (Nisâ : 35)

Bu ayetten bazı çıkarımlarım şunlardır:
1- Karı-kocanın aralarındaki problemler büyümüşse karı-koca kendi aralarında çözmeye çalışsalar da büyük ihtimalle çözemezler.(Zaten çözebilecek olsalar iş bu kadar büyümeden çözerlerdi.)
2-Taraflar (karı-koca) bu durumlarda mantıklı değil duygusal yaklaşırlar ve büyük ihtimalle her kes kendinin haklı olduğunu düşünür. Veya geri adım atmak nefislerine ağır gelebilir.
3- İki tarafın da güvendiği aklı başında hakemler işe el attıklarında ise duygusal değil mantıkla yaklaşırlar, hataların nerelerde olduğunu ve çözüm yollarını tesbit edebilirler. Tavsiyelerde bulunurlar, yol gösterirler, ara formüller bulabilirler. Bu durumda karı-kocanın geri adım atması nefislerine ağır gelmez.

MANŞET!

BIÇAĞI KARNINA Bİ SAPLARSAM...

Karşılaştığım ibretlik olayları pek unutmam. Kendimce ders çıkarmaya çalışırım. Bu gün, yaşadığım ibretlik (veya öyle algıladığım) bir olayı...