"ERKEĞİ VE DİŞİYİ YARATANA ANDOLSUN Kİ..." (Leyl : 3)

Leyl suresi 3. ayet-i kerimeyi okuyordum:
"Erkeği ve dişiyi yaratana andolsun ki..."
Sonra düşündüm...
Yer yüzünde kaç bin çeşit hayvan (hareket eden canlı) türü var. Karada yaşayanlar, suda yaşayanlar... (Bu noktada insanları, dört ayaklı ve iki ayaklı hayvanları, kuş türlerini, böcekleri, sürüngenleri vb. düşünebiliriz.)
Şayet bunlar cinsiyetsiz olarak yaratılsaydı, o neslin ölümüyle tür sona ererdi.
Veya sadece erkekleri yaratılsaydı yine o türün son ferdinin ölümüyle tür sona ererdi.
Sadece dişiler yaratılsaydı yine son ferdin ölümüyle tür sona ererdi.
Yani o binlerce türün varlığını devam ettirebilmesi her türün birbirlerine yakın bir zaman içerisinde hem erkeğinin hem dişisinin yaratılması ile mümkündür.
Yine gerek her iki cinsin üreme sistemlerindeki tüm evrelerin mükemmel olması gerekir. En küçük bir noksanlık sistemi işlemez hale getirirdi.
Bu da akılcı bir tasarımı ve onu yapacak yaratacak bilgi ve gücü gerektirir.
Bütün bunları düşündüğümüzde geldiğimiz son nokta "sübhanallah" diyerek Rabbimizin gücünü ve mükemmel yaratma sanatını itiraf etmek oluyor.

TAVŞANLI TARİHİNE NOT DÜŞMEK

 Rahmetli dedemden (Hacı Kalit BAŞ. Ö: 1985) bir kaç kez, değişik zamanlarda dinlediğim,kendi yaşadığı ve şahit olduğu bir olayı buraya yazarak Tavşanlı tarihiyle ilgilenenlere bir katkım olsun ve tarihe bir not düşeyim istedim.edim.

Dedemin gençliğinde yunan işgal güçleri Tavşanlı tarafından geliyorlar. "Ellik gavurları" dediği yerli rumlar onlarla birlik oluyor (Yerli rumların tamamı veya bir kısmı olabilir/ Gönüllü katılmış veya zorunlu olarak getirilmiş olabilir onu bilmiyorum) bu ellik gavurları tercümanlık yapıyorlar.

 Örenköy'e vardıklarında muhtemelen Köprüören taraflarında konuşlanmış olan bizim askerlerimizin top atışıyla karşılaşıyorlar. Örenköyün biraz ilerisine karargah kuruyorlar. Orada muharebe oluyor.

    Köylerden silah zoruyla genç ve orta yaşlılardan adam seçip Örenköy'e götürüyorlar. Bizim köyden de (Şahmelek) dedem dahil yirmi kişi götürüyorlar. Yaralanan yunan askerlerini sedyelerle (dört kişi bir yaralı taşıyor) silahlı yunan askerleri nezaretinde Tavşanlı hastanesine götürüyorlar.

  Sedye taşıyanların omuzları şişiyor. İkinci gidişlerinde bizim köyden bazı kimseler giderek sedye taşıma konusunda akrabalarına yardım ediyorlar.

   Oradaki muharebe ne kadar sürdü bilgim yok. Fakat Örenköy'den Tavşanlı  yayan en az dört saat sürer, dört saat de de geri dönüş. Dinlenmeler dahil gidiş geliş en az on saat sürer. İkinci kez sıra gelişini de düşünürsek çatışmanın kısa süreli olmadığını en azından bir gün veya daha  fazla sürdüğünü söyleyebiliriz.

Dedeme köylerde yağma v.b girişimi olup olmadığını sordum. Yağma olmadığını yiyecek istediklerini yiyecekleri alıp gittiklerini söyledi.

          Ali USLU           19/12/2020    TAVŞANLI 

 


EN KÖTÜSÜ

Günah olan şeyleri işlemek kötüdür.
Daha kötüsü günahta ısrar etmektir. 
En kötüsü ise, günahları küçümsemek, normal karşılamak, hatta günah olarak görmemektir.

Aldatmak kötüdür.
Daha kötüsü Allah ile aldatmaktır.
En kötüsü ise Allah'ı şahit göstererek (yalan yere yemin ederek) aldatmaktır.

MUHASEBE

   Bu gün kendimize göre çok önemli gördüğümüz şeyler, ileride bizim için ne kadar önemli olacak(kalacak) acaba?

Mesela: beş sene sonra... , 10 sene sonra, 20 sene sonra, devam edelim... 30,40,50,60,70,80,90 sonra da önemini devam ettirebilecek mi?

Biraz daha açayım; bundan seksen sene sonra nerelerde olacağız.... Oradan bu güne tekrar bakma şansımız olsa, bu gün çok önemli gördüğümüz bazı davranış ve düşüncelerin ne kadarı önemli kalırdı?

Hangi şeyler, ne zaman önemini yitirir, hangi şeyler önemini korur veya önemini daha da artırır ve "iyi ki yapmışım" derdik.




MANŞET!

BIÇAĞI KARNINA Bİ SAPLARSAM...

Karşılaştığım ibretlik olayları pek unutmam. Kendimce ders çıkarmaya çalışırım. Bu gün, yaşadığım ibretlik (veya öyle algıladığım) bir olayı...