"ERKEĞİ VE DİŞİYİ YARATANA ANDOLSUN Kİ..." (Leyl : 3)

Leyl suresi 3. ayet-i kerimeyi okuyordum:
"Erkeği ve dişiyi yaratana andolsun ki..."
Sonra düşündüm...
Yer yüzünde kaç bin çeşit hayvan (hareket eden canlı) türü var. Karada yaşayanlar, suda yaşayanlar... (Bu noktada insanları, dört ayaklı ve iki ayaklı hayvanları, kuş türlerini, böcekleri, sürüngenleri vb. düşünebiliriz.)
Şayet bunlar cinsiyetsiz olarak yaratılsaydı, o neslin ölümüyle tür sona ererdi.
Veya sadece erkekleri yaratılsaydı yine o türün son ferdinin ölümüyle tür sona ererdi.
Sadece dişiler yaratılsaydı yine son ferdin ölümüyle tür sona ererdi.
Yani o binlerce türün varlığını devam ettirebilmesi her türün birbirlerine yakın bir zaman içerisinde hem erkeğinin hem dişisinin yaratılması ile mümkündür.
Yine gerek her iki cinsin üreme sistemlerindeki tüm evrelerin mükemmel olması gerekir. En küçük bir noksanlık sistemi işlemez hale getirirdi.
Bu da akılcı bir tasarımı ve onu yapacak yaratacak bilgi ve gücü gerektirir.
Bütün bunları düşündüğümüzde geldiğimiz son nokta "sübhanallah" diyerek Rabbimizin gücünü ve mükemmel yaratma sanatını itiraf etmek oluyor.

TAVŞANLI TARİHİNE NOT DÜŞMEK

 Rahmetli dedemden (Hacı Kalit BAŞ. Ö: 1985) bir kaç kez, değişik zamanlarda dinlediğim,kendi yaşadığı ve şahit olduğu bir olayı buraya yazarak Tavşanlı tarihiyle ilgilenenlere bir katkım olsun ve tarihe bir not düşeyim istedim.edim.

Dedemin gençliğinde yunan işgal güçleri Tavşanlı tarafından geliyorlar. "Ellik gavurları" dediği yerli rumlar onlarla birlik oluyor (Yerli rumların tamamı veya bir kısmı olabilir/ Gönüllü katılmış veya zorunlu olarak getirilmiş olabilir onu bilmiyorum) bu ellik gavurları tercümanlık yapıyorlar.

 Örenköy'e vardıklarında muhtemelen Köprüören taraflarında konuşlanmış olan bizim askerlerimizin top atışıyla karşılaşıyorlar. Örenköyün biraz ilerisine karargah kuruyorlar. Orada muharebe oluyor.

    Köylerden silah zoruyla genç ve orta yaşlılardan adam seçip Örenköy'e götürüyorlar. Bizim köyden de (Şahmelek) dedem dahil yirmi kişi götürüyorlar. Yaralanan yunan askerlerini sedyelerle (dört kişi bir yaralı taşıyor) silahlı yunan askerleri nezaretinde Tavşanlı hastanesine götürüyorlar.

  Sedye taşıyanların omuzları şişiyor. İkinci gidişlerinde bizim köyden bazı kimseler giderek sedye taşıma konusunda akrabalarına yardım ediyorlar.

   Oradaki muharebe ne kadar sürdü bilgim yok. Fakat Örenköy'den Tavşanlı  yayan en az dört saat sürer, dört saat de de geri dönüş. Dinlenmeler dahil gidiş geliş en az on saat sürer. İkinci kez sıra gelişini de düşünürsek çatışmanın kısa süreli olmadığını en azından bir gün veya daha  fazla sürdüğünü söyleyebiliriz.

Dedeme köylerde yağma v.b girişimi olup olmadığını sordum. Yağma olmadığını yiyecek istediklerini yiyecekleri alıp gittiklerini söyledi.

          Ali USLU           19/12/2020    TAVŞANLI 

 


EN KÖTÜSÜ

Günah olan şeyleri işlemek kötüdür.
Daha kötüsü günahta ısrar etmektir. 
En kötüsü ise, günahları küçümsemek, normal karşılamak, hatta günah olarak görmemektir.

Aldatmak kötüdür.
Daha kötüsü Allah ile aldatmaktır.
En kötüsü ise Allah'ı şahit göstererek (yalan yere yemin ederek) aldatmaktır.

MUHASEBE

   Bu gün kendimize göre çok önemli gördüğümüz şeyler, ileride bizim için ne kadar önemli olacak(kalacak) acaba?

Mesela: beş sene sonra... , 10 sene sonra, 20 sene sonra, devam edelim... 30,40,50,60,70,80,90 sonra da önemini devam ettirebilecek mi?

Biraz daha açayım; bundan seksen sene sonra nerelerde olacağız.... Oradan bu güne tekrar bakma şansımız olsa, bu gün çok önemli gördüğümüz bazı davranış ve düşüncelerin ne kadarı önemli kalırdı?

Hangi şeyler, ne zaman önemini yitirir, hangi şeyler önemini korur veya önemini daha da artırır ve "iyi ki yapmışım" derdik.




ÖLÜMLER ÜZERİNE...

 ÖLÜMLER ÜZERİNE

Eskiden insanların pek çoğu hastalandıklarında ya tedavisi olmadığından, veya imkanları olmadığından ölüp giderlermiş.

Mesela rahmetli babamın (D: 1936) babası 32 yaşında, amcası 28 yaşında, ablası genç kız iken hayata veda etmişler. İlk ikisi arkalarında altı yetim bırakarak.

1940 lı yıllarda  tifo sebebiyle köyümüz altı ay karantinaya alınmış, yeterli tedavi olmadığı için 33 kişi bu hastalıktan vefat etmişler. 

   Salgın veya bireysel hastalıklar sebebiyle ölümlerin çok olması insanlarımızın ölüme ve hayata bakışını etkilemiş. Genç kişilerin ölümleri bile çevre tarafından olağan durum olarak karşılanmıştır.

  Şimdilerde çok şükür pek çok hastalığın tedavisi ve  insanlarımızın tedavi imkanları var. Fakat bu corona  sebebiyle sistem biraz eskiye döndü sanki...  Ne kadar tedavi imkanı olsa da bazıları tedaviye tam cevap vermiyorlar. Çünkü virüsün etkisi ve tedavisi her yönüyle bilinmiyor. Yani tıp bu konuda bir noktadan sonra aciz duruma düşüyor.

  Çevremizdeki sağlıklı kişilerin covit sebebiyle vefatlarını duymak ölüm olgusuna karşı biraz daha duyarsızlaştırıyor bizleri sanki...

  Özellikle kendi akranlarımızın ölüm haberi, kendimizi ölüme daha yakın hissetmemize sebep olurken, aynı zamanda kendi ölüm düşüncemiz  bile  ( iç alemimizde) normalleşiyor gibi.

  Tıbben tam çaresi bulunana kadar görev bizlere düşüyor.

Tedbir bizden takdir Allah Teala'dan.

KUR'ANDAN BAZI DUA AYETLERİ

 KUR'AN'DAN BAZI DUA AYETLERİ

Hz. ADEM (AS) VE EŞİNİN DUASI
Ayetin meali
(Âdem ile eşi) dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.(A'râf : 23) Ayetin dua bölümü ve anlamı:
رَبَّـنَا ظَلَمْنَٓا اَنْفُسَنَا وَاِنْ لَمْ تَغْفِرْ لَنَا وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِر۪ين
"Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz."" (A'râf; 23)
HZ. İBRAHİM’İN (AS)DUASI
رَبِّ هَبْ ل۪ي حُكْماً وَاَلْحِقْن۪ي بِالصَّالِح۪ينَۙ ﴿٨٣﴾وَاجْعَلْ ل۪ي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الْاٰخِر۪ينَۙ ﴿٨٤﴾ وَاجْعَلْن۪ي مِنْ وَرَثَةِ جَنَّةِ النَّع۪يمِۙ ﴿٨٥﴾
وَلَا تُخْزِن۪ي يَوْمَ يُبْعَثُونَۙ ﴿٨٧﴾
"Ey Rabbim! Bana hikmet ver ve beni salih kimseler arasına kat."
"Sonra gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan eyle."
"Beni Naîm cennetinin varislerinden kıl."
"(Kulların) diriltilecekleri gün beni mahcup etme!"(Şuarâ : 83,84,85, 87)
****
ربِّ اجْعَلْن۪ي مُق۪يمَ الصَّلٰوةِ وَمِنْ ذُرِّيَّت۪يۗ رَبَّـنَا وَتَقَبَّلْ دُعَٓاءِ ﴿٤٠﴾
رَبَّـنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ ﴿٤١﴾
«Ey Rabbimiz! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle. Ey Rabbimiz! Duamı kabul et » İbrâhîm : 40
"Rabbimiz! Hesabın görüleceği günde, beni, ana-babamı ve müminleri bağışla." İbrâhîm : 41
SÜLEYMAN ALEYHİSSELAMIN DUASI
"(Süleyman) onun sözünden dolayı gülümsedi ve dedi ki: Ey Rabbim! Beni, gerek bana gerekse ana-babama verdiğin nimete şükretmeye ve hoşnut olacağın iyi işler yapmaya muvaffak kıl. Rahmetinle, beni iyi kulların arasına kat." (Neml; 19)
Ayetin dua bölümü ve anlamı
رَبِّ اَوْزِعْن۪ٓي اَنْ اَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّت۪ٓي اَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلٰى وَالِدَيَّ وَاَنْ اَعْملْ صَالِحا تَرْضٰيهُ وَاَدْخِلْن۪ي بِرَحْمَتِكَ ف۪ي عِبَادِكَ الصَّالِح۪ينَ
" Ey Rabbim! Beni, gerek bana gerekse ana-babama verdiğin nimete şükretmeye ve hoşnut olacağın iyi işler yapmaya muvaffak kıl. Rahmetinle, beni iyi kulların arasına kat." (Neml; 19)
HZ YUSUF’UN (AS) DUASI
تَوَفَّن۪ي مُسْلِماً وَاَلْحِقْن۪ي بِالصَّالِح۪ينَ
“… Benim canımı müslüman olarak al ve beni Salihler arasına kat."
(Yûsuf; 101)

ASHAB-I KEHFİN DUASI
"O (yiğit) gençler mağaraya sığınmışlar ve: Rabbimiz! Bize tarafından rahmet ver ve bize, (şu) durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla! demişlerdi."
(Kehf; 10)
رَبَّنَٓا اٰتِنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً وَهَيِّئْ لَنَا مِنْ اَمْرِنَا رَشَداً
" Rabbimiz! Bize tarafından rahmet ver ve bize, (şu) durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla!(göster) " (Kehf; 10)
*******
Hz EYYÜB’ÜN (AS)DUASI
“Eyyûb'u da hatırla. Hani o Rabbine, "Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen ise merhametlilerin en merhametlisisin" diye niyaz etmişti.” (Enbiyâ : 83)
Ayetin dua haline gelmiş hali:
ٓ رَبّ اَنّ۪ي مَسَّنِيَ الضُّرُّ وَاَنْتَ اَرْحَمُ الرَّاحِم۪ينَۚ
“ Rabbim! Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen ise merhametlilerin en merhametlisisin" Enbiyâ : 83

PEYGAMBER EFENDİMİZE (SAV)ÖĞRETİLEN DUALARDAN…
"(Ey Muhammed!) Yüz çevirirlerse de ki: Allah bana yeter. O'ndan başka ilâh yoktur. Ben sadece O'na güvenip dayanırım. O yüce Arş'ın sahibidir." (Tevbe;129)
Dua bölümü ve anlamı:
حَسْبِيَ اللّٰهُۘ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظ۪يمِ
“Allah bana yeter. O'ndan başka ilâh yoktur. Ben sadece O'na güvenip dayanırım. O yüce Arş'ın sahibidir." (Tevbe; 129)
******
“Ve de ki: Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım! Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım, Rabbim!”( Mü'minûn : 97-98)
Ayetlerin dua bölümü ve anlamı
رَبِّ اَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاط۪ينِۙ
وَاَعُوذُ بِكَ رَبِّ اَنْ يَحْضُرُونِ
" Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım!" (40/ 97)
"Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım, Rabbim!" (Mü'minûn; 98)
*******
"De ki: "Rabbim! Bağışla, merhamet et. Çünkü sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!"" (Mü'minûn; 118)
رَبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَاَنْتَ خَيْرُ الرَّاحِم۪ينَ
"Rabbim! Bağışla, merhamet et. Çünkü sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!"" (Mü'minûn; 118)
********
“Ve şöyle niyaz et: Rabbim! Gireceğim yere dürüstlükle girmemi sağla; çıkacağım yerden de dürüstlükle çıkmamı sağla. Bana tarafından, hakkıyla yardım edici bir kuvvet ver. “İsrâ : 80
رَبِّ اَدْخِلْن۪ي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَاَخْرِجْن۪ي مُخْرَجَ صِدْقٍ وَاجْعَلْ ل۪ي مِنْ لَدُنْكَ سُلْطَاناً نَص۪يراً
“ Rabbim! Gireceğim yere dürüstlükle girmemi sağla; çıkacağım yerden de dürüstlükle çıkmamı sağla. Bana tarafından, hakkıyla yardım edici bir kuvvet ver. İsrâ : 80
*******
De ki: "Ey mülkün sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin." Âl-i İmrân : 26"Geceyi gündüze sokarsın, gündüzü geceye sokarsın. Ölüden diriyi çıkarırsın, diriden ölüyü çıkarırsın. Dilediğine de hesapsız rızık verirsin." Âl-i İmrân : 27
Ayetlerin dua bölümü ve anlamı:
اللّٰهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِي الْمُلْكَ مَنْ تَشَٓاءُ وَتَنْزِعُ الْمُلْكَ مِمَّنْ تَشَٓاءُۘ وَتُعِزُّ مَنْ تَشَٓاءُ وَتُذِلُّ مَنْ تَشَٓاءُۜ بِيَدِكَ الْخَيْرُۜ اِنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ ﴿٢٦﴾
تُولِجُ الَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَتُولِجُ النَّهَارَ فِي الَّيْلِۘ وَتُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَتُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّۘ وَتَرْزُقُ مَنْ تَشَٓاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ ﴿٢٧﴾
"Ey mülkün sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin." Âl-i İmrân : 26
"Geceyi gündüze sokarsın, gündüzü geceye sokarsın. Ölüden diriyi çıkarırsın, diriden ölüyü çıkarırsın. Dilediğine de hesapsız rızık verirsin." Âl-i İmrân : 27
MÜMİNLERE ÖĞRETİLEN DUALAR:
رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ اِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةًۚ اِنَّكَ اَنْتَ الْوَهَّابُ ﴿٨﴾
“Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi saptırma, bize tarafından bir rahmet bağışla. Hiç kuşku yok, lutfu bol olan yalnız sensin.”
Âl-i İmrân : 8
رَبَّنَٓا اِنَّكَ جَامِعُ النَّاسِ لِيَوْمٍ لَا رَيْبَ ف۪يهِۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُخْلِفُ الْم۪يعَادَ۟ ﴿٩﴾
"Rabbimiz! Muhakkak sen insanları geleceğinde asla şüphe olmayan bir günde toplayacaksın. Şüphesiz Allah sözünden dönmez." (Âl-i İmrân; 9) ********
Onların sözleri ancak, "Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı sağlam tut. Kâfir topluma karşı bize yardım et" demekten ibaretti. Âl-i İmrân : 147
Ayetin dua bölümü ve anlamı:
رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَاِسْرَافَنَا ف۪ٓي اَمْرِنَا وَثَبِّتْ اَقْدَامَنَا وَانْصُرْنَا عَلىَ الْقَوْمِ الْكَافِر۪ينَ ﴿١٤٧﴾
Anlamı: “Rabbimiz! günahlarımızı ve işlerimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı sabit kıl, kâfirler güruhuna karşı da bize yardım et!”
(Âl-i İmrân, 3/147)
******
رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَٓا اِنْ نَس۪ينَٓا اَوْ اَخْطَأْنَاۚ رَبَّنَا وَلَا تَحْمِلْ عَلَيْنَٓا اِصْراً كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِنَاۚ رَبَّنَا وَلَا تُحَمِّلْنَا مَا لَا طَاقَةَ لَنَا بِه۪ۚ وَاعْفُ عَنَّا۠ وَاغْفِرْ لَنَا۠ وَارْحَمْنَا۠ اَنْتَ مَوْلٰينَا فَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِر۪ينَ
"Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et." (Bakara : 286)
****
"Onlardan, "Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru" diyenler de vardır." (Bakara; 201)
رَبَّنَٓا اٰتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الْاٰخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
"Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru" (Bakara; 201)

*******
"Kullarımdan, "Ey Rabbimiz! Biz inandık, bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın" diyen bir grup var idi." (Mü'minûn; 109)
رَبَّـنَٓا اٰمَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَاَنْتَ خَيْرُ الرَّاحِم۪ينَۚ
"Ey Rabbimiz! Biz inandık, bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın" ." (Mü'minûn; 109)
*******
"Ve şöyle derler: Rabbimiz! Cehennem azabını üzerimizden sav. Doğrusu onun azabı gelip geçici değil, devamlıdır." (Furkân; 65)
رَبَّـنَا اصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَۗ اِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَاماًۗ
اِنَّهَا سَٓاءَتْ مُسْتَقَراًّ وَمُقَاماً اِنَّهَا سَٓاءَتْ مُسْتَقَراًّ وَمُقَاماً ﴿٦٦﴾
" Rabbimiz! Cehennem azabını üzerimizden sav. Doğrusu onun azabı gelip geçici değil, devamlıdır." (Furkân; 65)“Orası cidden ne kötü bir yerleşme ve ikamet yeridir!" (Furkân; 66)
********
"Onlar, "Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle" diyenlerdir." (Furkân; 74)
رَبَّـنَا هَبْ لَنَا مِنْ اَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ اَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّق۪ينَ اِمَاماً
"Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle" (Furkân; 74)
********
Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer. Nihayet insan, güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki: Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et. Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir. Ben sana döndüm. Ve elbette ki ben müslümanlardanım. (Ahkâf : 15)
رَبِّ اَوْزِعْن۪ٓي اَنْ اَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّت۪ٓي اَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلٰى وَالِدَيَّ وَاَنْ اَعْمَلَ صَالِحاً تَرْضٰيهُ وَاَصْلِحْ ل۪ي ف۪ي ذُرِّيَّت۪يۚ اِنّ۪ي تُبْتُ اِلَيْكَ وَاِنّ۪ي مِنَ الْمُسْلِم۪ينَ “Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et. Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir. Ben sana döndüm. Ve elbette ki ben müslümanlardanım.”(Ahkâf : 15)
********
"Bunların arkasından gelenler şöyle derler: Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin!" (Haşr; 10)
رَبَّـنَا اغْفِرْ لَنَا وَلِاِخْوَانِنَا الَّذ۪ينَ سَبَقُونَا بِالْا۪يمَانِ وَلَا تَجْعَلْ ف۪ي قُلُوبِنَا غِلاًّ لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا رَبَّـنَٓا اِنَّكَ رَؤُ۫فٌ رَح۪يمٌ۟
" Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin!" (Haşr; 10)
HZ İBRAHİMİN YANINDA BULUNAN MÜMİNLERİN DUASI
رَبَّـنَا عَلَيْكَ تَوَكَّلْنَا وَاِلَيْكَ اَنَبْنَا وَاِلَيْكَ الْمَص۪يرُ)
رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِلَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَاغْفِرْ لَنَا رَبَّنَاۚ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ
Rabbimiz! Ancak sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır." (Mümtehine; 4
"Ey Rabbimiz! Bizi, inkar edenlerin zulmüne uğratma. Bizi bağışla. Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin."
(Mümtehine : 5)
ARŞI TAŞIYAN MELEKLERİ VE TAVAF EDEN MELEKLERİN DUASI
Arş'ı yüklenen ve bir de onun çevresinde bulunanlar (melekler), Rablerini hamd ile tesbih ederler, O'na iman ederler. Müminlerin de bağışlanmasını isterler: Ey Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tevbe eden ve senin yoluna gidenleri bağışla, onları cehennem azabından koru! (derler). Mü'min : 7
رَبَّـنَا وَسِعْتَ كُلَّ شَيْءٍ رَحْمَةً وَعِلْماً فَاغْفِرْ لِلَّذ۪ينَ تَابُوا وَاتَّبَعُوا سَب۪يلَكَ وَقِهِمْ عَذَابَ الْجَح۪يمِ
Ey Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tevbe eden ve senin yoluna gidenleri bağışla, onları cehennem azabından koru! (derler)." (Mü'min; 7)
رَبَّنَا وَاَدْخِلْهُمْ جَنَّاتِ عَدْنٍۨ الَّت۪ي وَعَدْتَهُمْ وَمَنْ صَلَحَ مِنْ اٰبَٓائِهِمْ وَاَزْوَاجِهِمْ وَذُرِّيَّاتِهِمْۜ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُۚ
"Rabbimiz! Onları da, onların atalarından, zevcelerinden, nesillerinden iyi olanları da kendilerine vâdettiğin Adn cennetlerine koy. Şüphesiz azîz ve hakîm olan sensin!" (Mü'min; 8)
وَقِهِمُ السَّيِّـَٔاتِۜ وَمَنْ تَقِ السَّيِّـَٔاتِ يَوْمَئِذٍ فَقَدْ رَحِمْتَهُۜ وَذٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُ۟
"Bir de onları, her türlü kötülüklerden koru. O gün sen kimi kötülüklerden korursan muhakkak ki onu rahmetine mazhar etmiş olursun. Bu en büyük kurtuluştur." (Mü'min; 9)
MÜMİNLERİN AHİRETTEKİ DUASI
رَبَّـنَٓا اَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَاۚ اِنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ
" Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla (arttır eksiltme) ve bizi bağışla. Şüphesiz senin her şeye gücün yeter."
Tahrîm : 8

MANŞET!

BIÇAĞI KARNINA Bİ SAPLARSAM...

Karşılaştığım ibretlik olayları pek unutmam. Kendimce ders çıkarmaya çalışırım. Bu gün, yaşadığım ibretlik (veya öyle algıladığım) bir olayı...