"YARIN" İÇİN NE HAZIRLADIK???

YARIN İÇİN NE HAZIRLADIK? (Tefekkür zamanı)

Ey iman edenler! Allah’a itaatsizlikten sakının. Herkes yarın için ne hazırladığına baksın! (Evet) Allah’a itaatsizlikten sakının; şüphesiz Allah yapıp ettiklerinizden tamamen haberdardır.”(Haşr : 18)
1-”Yarın” dan maksat Ahirettir.
2- Ahiret yarın kadar yakındır

"HAYIR" DİYEBİLMEK...

   Hayır demesini beceremeyenlerin işleri oldukça zordur. Yerli/yersiz verdikleri sözleri yerine getirebilmek için çırpınır dururlar. Bu sebeple bazen işlerini, çoluk- çocuklarını hatta kendilerini ihmal ederler. Tabii bu süreçte kendileri de yıpranırlar.
   Bu arada onlara darılan kimseler de olur. Çünkü hesapsız verdikleri sözlerin bazılarına yetişemezler.
      "Hayır" diyebildiğinizde, belki bazıları size kırılabilirler. (Hayır deme sebebinizi izah ederseniz kırılmayabilirler de.)
 Fakat "evet" dediğiniz halde sözünüzü yerine getirmez veya getiremezseniz, kırılmak bir yana bazıları size darılabilirler. Daha da önemlisi sözüne güvenilmeyen kişiler arasına girmiş olursunuz onların gözünde.
    Birilerinin işini görmek, onlara yardımcı olmak iyidir. Lakin her yere yetişemeyeceğimizin de bilincinde olmamız gerekir. Ayrıca birilerine yardımcı olurken kendi işimizi, çoluk çocuğumuzu da ihmal etmememiz gerekir.
    Haa çok önemli bir durum olursa, o zaman işimiz de, çoluk çocuğumuz da geçici olarak ihmal edilebilir. Bunlar istisnai durumlardır. Bu durumda ehem, mühime tercih olunmuş olur.
31/01/2020    Ali USLU

ÖĞRETMENİM! BABAMIN MESLEĞİ HIRSIZLIK

    Ankara'da bir dostumuzun bürosunda, O'nu ziyarete gelen bir öğretmenle tanıştık. Ankara'nın meşhur! bir mahallesinde sınıf öğretmeni olarak görev yapıyormuş.
Tabi merak edip o mahallede öğretmenliğin nasıl olduğunu soruyoruz. Öğretmen arkadaş bir örnekle meseleyi özetliyor.
    Sınıfına yeni gelen üç öğrencisini tanımak istemiş ve sormuş:
-Babanız ne iş yapar evladım:
Birincisi:
-Falan yerde çalışıyor öğretmenim.
ikincisi:
-Babamın işi yok öğretmenim, hapishaneden yeni çıktı.
Üçüncüsü:
-Babam hırsız öğretmenim.
-Nasıl yani evladım!
Öğrenci gayet rahat:
-Hırsız öğretmenim. Mesleği hırsızlık. Hırsızlık yaparak geçiniyoruz.
Öğretmen şaşırıyor tabii.
Annesini çağırtıyor. Çocuğun söylediklerini anlatıyor..
Annesi:
-Yalan söylüyordur. "Babası cinayetten üç yıldır hapiste" diyor.
Öğretmen gayri ihtiyari bayanın karnına bakıyor. Tabir-i caizse bayanın karnı burnunda...
Bayan anlıyor. "Ben onun babasından boşandım başka biriyle evlendim" diyor.

   Öğretmen fazla soru sormuyor. Anlıyor ki çocuğun üvey babasının mesleği hırsızlık.
Bunu şunun için anlattım. Öğretmenlik hayatımızın çeşitli dönemlerinde çocuklar bu şekilde söylemese de problemli ailelerin çocuklarını da okuttuk, gayr-i meşru iş yapanların çocuklarını da. Maalesef bu tür problemli ailelerin sayısı git gide artıyor.
Bazen konuşmalar esnasında ana-babanın eğitimde öneminden bahsediliyor. O zaman içimden bu tür çocuklar için diyorum ki:
Keşke hiç eğitim almadan gelebilseler. Çünkü bir çoğu eğitim olarak eksi değerde geliyor. Onları sıfır seviyesine getirmek bile uzun uğraşlar istiyor.
Diyorum ki eğitimi dizayn edenlerin bu tür ekside başlayan çocuklarımız için bir planları var mı acaba?

EVLİLİK ÜZERİNE... 1,2,3,4,5,6..

EVLİLİK ÜZERİNE-1
-Hocam!
*-Buyur...
-Evleneceğim kişide nelere dikkat etmeliyim?
*-Bu kişiden kişiye değişir. Ama, birkaç genel kural söyleyeyim.

1-Ahlak anlayışlarınız birbirine yakın olsun. Bak! ahlaklı olsun demiyorum buna dikkat et.
2-Dini düşünceleriniz ve inançlarınız bir birine yakın olsun. Buna da dikkat et dindar demiyorum.
Atalarımız ne güzel demişler "huyu huyuna uygun olsun" diye
Not: Bu mevzuda inşallah birkaç kısa yazı daha yazmayı düşünüyorum.
13-01-2020      Ali USLU/ TAVŞANLI

EVLİLİK ÜZERİNE - 2
-Evleneceğim kişide nelere dikkat etmeliyim?
Bundan önceki yazımızda soruya biraz cevap vermiştik. Şimdi devam edelim inşallah.
-Evlenmek istediğin kişide olmasını istediklerin nelerdir? Önce bunları sırasıyla üçe ayırmalısın. Ayrıca bir yerlere not etmelisin. Çünkü zamanla yeni şeyler ilave etme ihtiyacın olabilir.
1-Mutlaka ve mutlaka olmasını istediklerim.

2-Olmasını istediklerim.       3-Olursa iyi olur dediklerim:
Şimdi de evlenmek istediğin kişide olmamasını istediğin şeyler nelerdir? Bunları da üçe ayırarak not et.
1-Kesinlikle ve kesinlikle istemediğim şeyler:
2-istemediğim şeyler:
3-Olmasa iyi olur dediklerim:
Şimdi araştırmaya başlayabilirsin. Araştırma dediysem çevresinden, onu tanıyanlardan araştırmalısın.
Eğer birinci maddelerden bir tanesi bile sana uygun değilse derhal vaz geç derim.

İkinci maddelerde problem varsa vazgeçsen iyi olur. Fakat vaz geçemiyorsan bu maddeler hakkında konuşup orta yolu bulabilirseniz biraz izlemeye koyulun. Gidişat iyi yönde ise evlenebilirsiniz.
Üçüncü maddede problem varsa bunları konuşup orta yolu bulabilirsiniz. Yukarıda saydığımız altı madde de sana uygunsa hiç düşünme..
18/01/2020      Ali USLU

EVLİLİK ÜZERİNE -3
Normal bir evlilik sevgi (en azından beğenme) üzerine kurulur.
Sevginin devamını sağlayacak en önemli unsur ise saygıdır.
Sevgi bir duygudur ve kişinin buna fazla bir müdahalesi yoktur. Fakat saygı bir davranıştır ve kişiler davranışlarını kontrol edebilirler.

Saygı, eşlerin hem birbirlerine karşı, hem de Onların değer verdiklerine olmalıdır.
Saygının azaldığı durumlarda zamanla sevgi de azalır.

Arabalardan örnek vererek konuyu somutlaştırabiliriz; Sevgiyi aküye benzetirsek onun şarj motoru saygıdır. Şarj motorunda arıza olan arabanın aküsü zamanla biter.
21-01-2020  /   Ali USLU

EVLİLİK ÜZERİNE-4

Peygamber Efendimizin şu mealdeki bir hadisini hatırlıyorum:

"Mü'min başkalarıyla iyi geçinir, kendisiyle de güzel geçinilir. Başkalarıyla geçinemeyen, kendisiyle de geçinilmeyen kişilerde hayır yoktur."

Bu hadisi evlilik için düşündüğümüzde "geçimsiz  eşlerde ve eş adaylarında hayır yoktur." şeklinde anlayabiliriz. 

Geçimsiz kişilerin en belirgin özelliği, küçük problemleri büyütmeleridir. Kolay kolay affedemezler. Empati yapmazlar. Hep kendilerinin dediklerinin olmasını isterler. Çevresindeki bir çok kişiyle ya dargındırlar yada araları limonidir. Daha da ilginci problemlerin sebebi hep başkalarını görürler. Tabiri caizse onlar sütten çıkmış ak kaşık gibidirler.

Böyle bir kişiyle evlendiğinizde çok küçük şeylerden dolayı senin yakınlarınla hatta basit sebeplerle seninle küsmesi büyük ihtimal dahilindedir. Bu da bir çok problemi beraberinde getirir.

Çok geçimsiz bir kişi vefat ettiğinde onun hakkında şöyle bir beyit söylenmiş:

"Ne kendisi gördü rahat, ne başkasına verdi huzur.

 Göçtü gitti dünyadan, dayansın ehl-i Gubur "

*ehl-i gubur =kabirlerdekiler demektir.

Yani geçimsiz kimseler ne kendisi huzurlu olur ne de çevresine huzur yüzü gösterirler.

Onun için evlenmeden önce gözünü dört açmalısın.

Hocam ben böyle birisiyle evlenmişim diyorsan; Allah kolaylıklar versin. Belki de sen sabrederek Cennete gideceksin demekten başka ne diyebilirim ki:

                                                                          22/01/2020 Ali USLU

 EVLİLİK ÜZERİNE-5

Evlenmek isteyenlerin dikkat etmeleri gereken şeylerden bir tanesi de her konuda olduğu gibi bu konuda da her şeyi bilen (dolayısiyle bizim kiminle daha mutlu olacağımızı bilen) Rabbimize iltica etmemiz, Ondan yardım dilememizdir.

Furkan suresi 74. ayette bu konuda bize dua öğretilir:

 "Onlar, "Ey rabbimiz!" derler, "Bize mutluluk getirecek eşler ve çocuklar bahşet; bizi günahtan sakınanlara öncü yap!"

Bu ayetle rabbimize dua edersek faydasını görürüz inşaallah.

23/01/2020       ALİ USLU


 EVLİLİK ÜZERİNE - 6

KİMLİK VE KİŞİLİK EVLİLİĞİ

  Prof. Nevzat Tarhan “Evlenmeden önce gözünüzü dört açınız. Evlendikten sonra birini kapatınız” diyor.
Ben de bu konudaki görüşlerimi aktarayım:
Bazen müşahede ettiğim problemli evliliklerde problemin, kişilik dikkate alınmadan kimlik evliliğinden kaynaklandığını seziyorum.
Ne demek kimlik evliliği? Şu demek. Mesela ,Müslümanlık, veya falan ırka mensup olmak üst kimliktir.
Falan şehirden olmak, öğretmenlik, doktorluk, falan okul mezunu olmak bir kimliktir. Falan gruba ait olmak, falan siyasi görüşe sahip olmak da alt kimliklerdir
Evlilikte kimlik önemlidir ama yeterli değildir. Kimliğin yanında kişiliğin de birbirine uygun olması önemlidir.
Her meslek erbabının içerisinde dindarı, az dindarı veya dinsizi  olabilir. Her grubun içerisinde ahlaklısı-ahlaksızı, cömerti -cimrisi, kibarı –kabası olabilir.

 Evliliğin mutlu bir şekilde devam edebilmesi için kişiliklerin de birbirine yakın olması önemlidir dedik. Mesela, aynı meslek grubundan ahlak anlayışları farklı kişilerin evliliği ne kadar mutluluk getirir. Aynı dünya görüşüne, hatta aynı mesleğe sahip kişilerden birisi son derece nazik, diğeri kaba saba bir kimseyse bu evlilikte huzur olabilir mi?

Rabbimiz Yüce Kitabında buyuruyor ki:
"Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”(Rûm : 21)
Ayeti-i kerimeden anladığım, normal bir evlilikte Rabbü'l- Alemin eşlerin arasına sevgi ve merhameti koyuyor. Bu iki duyguyu devam ettirmek ise, eşlerin gayretine ve uyumuna bağlı oluyor.  Mesela eşlerin  birbirlerine karşı saygı, sadakat, sabır, sorumluluk dibi davranışları sevgi ve merhametin artmasına sebep olurken, bunların azalması bu iki duyguyu azaltabiliyor.

Netice olarak sevgi ve merhametin sürdüğü evlilikler uzun soluklu ve huzurlu oluyor. Bunların tükendiği evlilikler ya yürümüyor ya da ayıp-günah korkusuyla zoraki yürüyor. Sevginin kalmadığı fakat merhametin devam ettiği evlilikler ise eşlerin çok fazla beklentileri yoksa huzurlu bir şekilde  devam edebiliyor.

27/01/2020    Ali USLU

EVLİLİK ÜZERİNE-7

BOŞANIP  BAŞKASIYLA EVLENEN TANIDIKLARIM.

Birkaç yıl önce, tanıdığım bir bey, anlaşamadığı gerekçesiyle eşinden boşandı.

Yine tanıdığım bir bayan da aynı gerekçelerle eşinden boşanmıştı. Boşandıktan epey sonra bunlar (yeni işyerlerinde)tanışıyorlar ve evleniyorlar.

Evlilikleri sadece üç ay sürebildi.

Diyorum ki;

Boşanmayı düşünen arkadaşlar!

 Eğer boşanma düşüncesinin sebebi ahlaki, yüz kızartıcı şeyler değilse veya

birlikteliğiniz çekilmez bir hale gelmişse kararlarınızı tekrar bir gözden geçirin.

Belki problemin bir kısmının sebebi sizsinizdir.

Ali USLU 14/Kasım 2019

HAYATİ ÖNEME HAİZ İLAÇLAR...

Farz edelim ki (Allah Teala muhafaza eylesin) çok ciddi bir rahatsızlık geçirdiniz. Güvendiğiniz, işinin ehli doktorunuz size diyor ki:
-Bakın beyefendi/veya hanımefendi! Şimdilik iyileştiniz, fakat çok riskli bir durumunuz var. Şu ilaçları, vaktinde ve şu tarife göre, ömrünüz boyunca kullanacaksınız. Sakın ihmal etmeyin.
 Yolculukta, cenazede, düğünde vs. yani her durum ve şartta kullanmaya dikkat edin. sakın ihmal etmeyin!
 Ne yapardınız?
O ilaçları önerilen şekilde kullanmaya dikkat ederdiniz değil mi? 
Beş vakit namazı da mutlaka alınması gereken manevi ilaçlara benzetiyorum.

Bunu aşağıdaki ayetten anladım.
Ayette savaşlarda nasıl namaz kılacağımız belirtiliyor.
Bir düşünelim! Allah için cihada çıkmışsınız, düşmanın saldırma tehlikesi var ve bu durumda bile bizim nasıl namaz kılacağımız anlatılıyor.

Aynen yukarıdaki hayati önem taşıyan ilaçların alınması gibi bir durum var sanki. Namaz öyle bir gıda ki savaşta bile olsak o gıdayı almamız emrediliyor.
Hatta mahrumiyet durumlarında bile...
"Su yoksa teyemmümle kıl. Ayakta duramıyorsan oturarak kıl. Oturamıyorsan yatarak kıl. Vücudun hareket edemiyorsa ima ile kıl." deniliyor. Yani bu manevi ilaçları al deniliyor.

Bu ayetten çıkardığım sonuçlardan birisi de: Savaşta bile namazın terki uygun değilse hangi işimiz savaştaki durumumuzdan daha önemli olabilir?
Ayet-i kerime meali şöyle:
.“Savaşta mü’minler arasında bulunup da onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir kısmı seninle birlikte namaza dursunlar ve silâhlarını da yanlarına alsınlar. Onlar secde ettikten sonra geri çekilip düşmana karşı dursunlar ve yerlerine henüz namaza durmamış olan diğer topluluk gelsin. Onlar da tedbirli şekilde ve silâhlarını yanlarına alarak seninle beraber namaz kılsınlar.” (Nisa, 4/102)
Rabbim nefsimizi ve neslimizi namazlarını ihmal etmeyen ve rızasına uygun eda eden bahtiyar mü'minlerden eylesin.
14/01/2020           Ali USLU / TAVŞANLI 

UHUT ZİYARETİMDE HAYAL KIRIKLIKLARIM.


 Hacc ibadeti için Mukaddes beldelere gittiğimde, (Uhut’da) iki yerde hayal kırıklığı yaşamıştım.

Birincisi; Uhut savaşının yapıldığı yerlerin bir kısmı (dağ etekleri)iskana açılmış gecekondu bölgesi olmuştu. Bu durum Meşhur Uhud savaşını gözümde canlandırmaya engel oluyordu. İskana açılacak başka yemi kalmamıştı???

İkincisi; Okçular tepesinin yüksekliği beni şaşırtmıştı. İslam tarihi derslerinde gördüğümüz, okuduğumuz şeyleri tepenin o vaziyetini gördükten sonra kafanızda canlandıramıyorsunuz.
Mesela 50 okçu bu tepenin neresine yerleştirilmiş olabilir? Halid bin Velid atlılarla buranın neresinden dolanmış olabilir vb sorulara tam cevap alamıyorsunuz zihninizde.

 Neyse ki bu meseleyi konuştuğumuz bir hocamız sayesinde zihnimizdeki problemler halloldu.

Mehmet Talu hocayla sohbet ederken bu meseleyi sordum. Ki kendisi sık sık umreye ve Hacca görevli olarak giderler. Demişti ki:

"Okçular tepesi yaklaşık 20 metre aşağıya indirildi."
Suud  yönetiminin  tarih anlayışı maalesef tam bir facia.

Adamlar hangi akılla yaptılarsa, kepçelerle, dozerlerle, kamyonlarla o meşhur tepeyi 20 metre kadar indirmişler. Orada sembolik bir tepe kalmış.

 Her yıl milyonlarca kişinin de tepeye çıkıp indiğini düşünürseniz (ki,hiç bir koruma önlemi yok) muhtemelen bir kaç metre de öyle inmiştir.

Daha sonra umre için gittiğimde o tepenin üzerine zihnimde 20-25 metre ilave edince İslam Tarihi derslerinde gördüğümüz bilgiler yerlerine oturabildi.
Neyse... Bu vesile ile Peygamber efendimize bir salat u selam okuyalım, Ayrıca bir Fatiha üç ihlas okuyup Uhut savaşına katılan, orada şehit  ve gazi olan sahabe efendilerimize bağışlayalım.
Buyurun efendim...

Ali USLU-     11/01/2020 -  TAVŞANLI

HİPERAKTİF ÇOCUKLAR


   Doktor arkadaşla çocuklar üzerine konuşup dertleşiyoruz. Diyor ki:
"Bayan muayeneye gelmiş, yanında çocuğu var. Çocuğun davranışlarında neredeyse sınır yok. Muayene aygıtlarını oynuyor, orayı burayı kurcalıyor, Bir şey demiyorum fakat, rahatsız olduğumu hissettirerek bakıyorum. Çocuk anlamıyor, çünkü hiç engellenmemiş. Annesi diyor ki:

-Doktor bey çocuğumuz hiperaktif."

Düşünüyorum. Zihnimde deli sorular...

*Bizim zamanımızda böyle hiperaktif çocuklar yok muydu?

*Şimdilerde birden bire niye çoğaldı?

*Hiperaktif denilen çocukların kaçı gerçekten öyle?

*Böyle bir mazeret bazı ebeveynlerin işine mi geliyor?

*Bu çocukların her yaptığına göz yumulmalı mıdır?

*Yoksa… şımarıklığın adını hipeaktivite mi koydular?

10/01/2020   Ali USLU/ TAVŞANLI
 

KONUŞMAK İÇ ALEMİNİN AYNASIDIR


Arapçada "el-lisanü mizanü'l-akl " =dil (konuşma) aklın ölçüsüdür/göstergesidir. diye bir söz vardır.
Kanaatimce bu çok doğru bir tesbittir.
Fakat, dil (konuşma, yazma vb.) sadece aklın ölçüsü değildir.
Aynı zamanda;
Dindarlığın bir göstergesidir.
Ahlakın bir göstergesidir.
Edep ve terbiyenin bir göstergesidir.
Bilgi düzeyinin bir göstergesidir.
Kültür seviyesinin bir göstergesidir.
Efendiliğinin bir göstergesidir

Aslında iç aleminin bir yansımasıdır.

Bu konuda bizim de güzel bir atasözümüz vardır:
"İnsanlar yeni tanıdıkları kişileri dış görünüşüne göre ağırlar;
konuşmalarına göre uğurlarlar"

TARLANIZI İMAR ETMEZSENİZ...


Tecrübe ile sabittir ki, siz tarlanızı imar edip, oraya istediğiniz tohumları ekmezseniz orası boş kalmaz, değişik türde bitkiler yetişir. Tarlanızda biten şeyler sizin arzu ettiğiniz otlar olabileceği gibi hiç istemediğiniz diken veya ayrık otu cinsinden şeyler de olabilir.
Çocuklarınızın zihinlerini de tarlaya benzetebilirsiniz.

Ali USLU / TAVŞANLI

NE GÜZELDİR SALİH KULLARIN ARASINDA OLABİLMEK...

Ne büyük bir ni'mettir salih kullardan olabilmek...

Düşünsenize, Miraç'ta Rabbimiz, Peygamber Efendimize hitaben:

"es-selamu aleyke eyyühen-nebiyyü...." buyuruyor.

Efendimiz de cevaben:

"es-selamu aleyna ve ala ibadillahis-salihin." buyuruyor. Yani " Selam bizim üzerimize ve Allah'ın salih kullarının üzerine olsun" diyor.
 Ne büyük bir incelik, önce selamı kabul edip sonra salih kulları da kapsamasını arzuluyor.

Bizler de her tehıyyat duasını okuyuşumuzda, sanki efendimizin selamını alıyormuşçasına "es-selamu aleyna ve ala ibadillahis-salihin" diyoruz. Semalardan gelen selamı alıp sonra da salih kullara gönderiyoruz.

Böylece her gün salih kullar arasında sayısını bilemediğimiz kadar selamlaşma ve dualaşma oluyor. Bir de bu güzel dualara meleklerin "amin" demesini ve karşılık olarak onlara dualar etmesini düşürsek...

Ne kadar muhteşem bir sonuç değil mi?

Ne güzel bir makamdır salih kulların arasında olabilmek.

Rabbim bizleri de "salih kullarından "eylesin.

Ali USLU -05-01-2020 / TAVŞANLI






GENÇLİK NEREYE GİDİYOR...


-Hocaa, gençlik nereye gidiyor böyle...
-Nereye gidiyormuş?
-Görmüyor musun?, sokaklarda hapçısı, tinercisi.Kız erkek ilişkileri çığırından çıkmış, neredeyse sokak ortasında..., giyim tarzları desen tam bir rezalet...
-Anladım. Demek ki şeytan ve avanesi bizden çok çalışıyorlar. Veya biz yeteri kadar çalışmıyoruz.
-Biz ne yapabiliriz ki...
-Şimdiye kadar ne yaptınız? Kaç kişinin elinden tuttunuz.? Hadi sokaktakileri geçelim. Komşularınızla, onların çocuklarıyla ilgilendiniz mi?
Akrabalarınızla, yeğenlerinizle ilgilendiniz mi?
Veya ilgilenenlere yardımcı oldunuz mu?
- ........!
Ama şeytan ve avanesi ilgilendi.... TV. proğramlarıya, internetiyle, modasıyla ve daha değişik gençlere cazip gelen şeylerle ilgilendi.
Şikayet etmek çok kolay değil mi? Hem sorumluluğu da başkalarına atmış oluyoruz...
Haa unutmadan şunu da söyleyeyim. Toplumumuzda çok kaliteli gençlerimiz de var elhamdülillah. Hem erkeklerden hem de kızlardan var. Ben onları zamanın evliyaları kimi görüyorum. 

Ali USLU /TAVŞANLI

KUR'AN OKUYUP SAPITANLAR!

Hocam! Falanca kişi var ya, Kuran mealini okuduktan sonra dinden uzaklaştığını söylüyor.
-Doğrudur, uzaklaşmıştır...
-Nasıl yani hocam! Kuran, insanları doğru yola iletmez mi? Kuran mealini okuduğu için niçin sapıtır insan.?
-Kardeşim bu şahıs meal okuduğundan değil, başka sebeplerden sapıtmıştır. Zira Kur'anda, Kur'anın bazı kimselerin dalaletini artıracağının işaretleri var.
Mesela şu ayet:
"Biz Kur’an’dan öyle bir şey indiriyoruz ki, o müminler için bir şifa, bir rahmettir; zalimlerin ise sadece ziyanını arttırır."(İsrâ : 82)

Aşağıdaki meal de Elmalılı M.Hamdi Yazır'ın:
"Biz de Kur’an’dan peyderpey öylesini indiririz ki mü'minler için o bir şifâ ve bir rahmettir, zalimlerin ise ancak hasarını artırır. (İsrâ : 82)

Bu Kuran, O’na teslim olmuş müttaki müminleri hidayete ulaştırıp, onlar için şifa olurken Kur’anda eksik bulmaya çalışan kişilerin sapıklığını artırabilir.
Şaşı insanlar gördüğü nesneleri düzgün göremezken bakış açısı sakat olanlar da Kurandaki bazı şeyleri yanlış zannederler.

KUR’ANA GÖRE, GEÇEN YILIN MUHASEBESİ

Bismillahirrahmanirrahim.

“Asra yemin ederim ki
insan gerçekten ziyan içindedir.
Ancak iman edip salih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.” (Asr suresi)

Rabbimizin surede bildirdiklerine göre nefsimizi hesaba çekelim.
Kardamıyız, zararda mıyız?

01/01/2020 Ali USLU TAVŞANLI

MANŞET!

BIÇAĞI KARNINA Bİ SAPLARSAM...

Karşılaştığım ibretlik olayları pek unutmam. Kendimce ders çıkarmaya çalışırım. Bu gün, yaşadığım ibretlik (veya öyle algıladığım) bir olayı...